Kuzguncuk Gezi Rehberi
Kuzguncuk, buram buram nostalji kokan, Boğaz kıyısında kilise, cami ve sinagogun yan yana yükseldiği, bağrında 19. yüzyıl İstanbul’unun kozmopolitliğini, hoşgörü ortamını barındıran bir semt. Burada mahalle kültürü devam ediyor.
Evliya Çelebi’ye göre semt bugünkü adını 15. yüzyılda burada yaşayan Evliya Kuzgun Baba’dan almış.
İstanbul’da eskiden nasıl bir mimari dokunun olduğunu hissedebileceğiniz küçük ve özel bir semt olan Kuzguncuk; Boğazın hemen kıyısında Üsküdar ile Beylerbeyi arasında kesinlikle uğramanız gereken bir gezi noktası.
Kuzguncuk’un sokaklarında kaybolun, emin olun beklenmedik sürprizlerle karşılaşacaksınız! Sahilden yürüyüp gelince İcadiye Caddesi’nden dolaşarak içlere doğru ilerleyince Perihan Abla Sokağı ve bu sokakla kesişen Osmanlı Mimarisine sahip evlerin olduğu Uryanizade Sokağı sizi oldukça etkileyecektir.
Eskiden çok sayıda yazlık sinemanın bulunduğu semtte şimdi park olan İlya’nın Bostanı’na muhakkak uğrayın. Rum asıllı İlya’nın 1990’lara kadar bostanda yetiştirdiklerini sattığı parktaki 86 küçük bahçe kura yoluyla kiralanmış durumda…
Kuzguncuk Camii
Üsküdar Kuzguncuk’ta, Kuzguncuk Çarşı Caddesi ile Yenigün Sokak’ın keşiminde bulunan Kuzguncuk Cami, 1950-1952 yıllarında hayırsever halkın katkılarıyla yapılmıştır. Mimarı Cemil Şavkay Bey’dir. Caminin inşası için, caminin yanında bulunan Ermeni Kilisesi Vakfı, o dönemin parasıyla 500 lira yardımda bulunmuştur.
Kesme taştan yapılan tek kubbeli caminin; kıble duvarı çini kaplı, minberi ve vaaz kürsüsü ahşap, mermer mihrabı ise niş şeklinde duvar içine girmiştir. Tek minareli ve tek şerefeli olan bu cami, en son 2005 yılında restore edilmiştir.
Surp Krikor Lusavoriç Ermeni Kilisesi
Surp Krikor Lusavoriç Ortadoks Ermeni Kilisesi, İstanbul Boğazı’nın Anadolu yakasında Kuzguncuk Çarşı caddesinde 1835 tarihinde Kayserili Mimar Ohannes Amira Servenyan tarafından inşa edilmiştir. 18 yüzyılda semte yerleşmeye başlayan Ermeniler burada bir Basmahane açmışlar ve zengin nakışlı kumaşlar üretmişlerdir. Basmahane daha sonra Üsküdar’a taşınmış ve Sarkis Kalfa Basması ile ünlenmiştir. Zamanla Kuzguncuk’taki Ermeni sayısı artınca 1835 yılında Kayserili Mimar Ohannes Amira Serveryan’a ahşap bir kilise yaptırılmıştır. Günümüzde iskelenin karşısında bulunan yapının 1861 yılında kagir ve kubbeli olarak yeniden inşa edildiği bilinmektedir.
Cami ile yan yana bulunan yapı, kozmopolit yaşam ahenginin adeta bir göstergesidir. Yapı kırma taş malzemeyle inşa edilmiştir. Yalın bir süslemeye sahip olan kilisenin yarım yuvarlak kemerli bir girişi bulunmaktadır. İstanbul’daki kubbesi dışarıda olan tek Ermeni Kilisesi’dir..
Beth Ya’akov Sinagogu
İcadiye Caddesi’nin hemen başlangıcında bulunan ve Kal de Abaşo (Aşağıdaki Sinagog) diye de bilinen Beth Yaakov Sinagogu’nun inşaatının 1878’de olduğu bilinmektedir. Sinagog 1983 yılında önemli bir tadilat görmüştür.
İcadiye Caddesi üzerindeki giriş kapısının üstündeki mermer kitabede şunlar yazılıdır: “Bu Tanrı’nın kapısıdır. Dürüst olanlar buraya girecektir. Bu yer ne yücedir, Burası Tanrı’nın evidir. Ne güzeldir çadırların Yaakov, Yerleşme yerlerin İsrael Burası göklerin kapısıdır.“
Beth Nissim Sinagogu
Bet Nissim Sinagogu, Kuzguncuk’ta 1840’larda inşa edilmiş bir sinagogdur. Ehal HaKodeş (Toraların bulunduğu alan) 18.yy’ın sonlarına kadar uzanır, restore edilip tekrar halka açılmıştır. Sinagog, Hahambaşılıktan izin alınarak ziyaret edilebilir
Üryanizade Camii
Üsküdar Kuzguncuk’ta Abdullahağa Caddesi üzerinde bulunan Üryanizade Ahmet Esat Efendi Cami, 1860 yılında Üryanizade Ahmet Esat Efendi tarafından boğaz kayıkçılarına özel olarak inşa edilmiştir. 40 günde ve tamamıyla ceviz ağacından yapılmıştır.
Dikdörtgen planlı ahşap caminin; minberi ve vaaz kürsüsü ahşaptır. Ahşap minaresi tek şerefeli olan bu cami, 2013 yılında başlayan uzun bir restorasyon çalışmasından sonra 2017 yılında ibadete açılmıştır. Yalnız kayıkhanenin cami zeminini erittiği gerekçesiyle kayıkhane kaldırılmış, mescit üst tarafa taşınmıştır.
Cemil Molla Köşkü
Kuzguncuk’tan Beylerbeyi’ne doğru ilerlediğinizde karşınıza harika bir ahşap köşk çıkacak. 1885 yılında II. Abdülhamid’in Adalet Bakanı Üryanizade Mahmut Cemil Molla Efendi için İtalyan mimar Alberti tarafından yapılmış, binada doğu ve batı mimarisi birleştirilmiş.
Bir kültür merkezi görevi üstlenen Cemil Molla Köşkü’nde şiir ve musiki geceleri düzenlenirmiş. Köşk ayrıca imparatorluğun ilk telefonuna, özel sinemasına ve fotoğraf stüdyosuna ev sahipliği yapmış. Tavanlarının altın varakla bezendiği, pencerelerinin vitraylarla süslendiği köşkün mermer hamamı, sıcaklığını her zaman koruyabilmesi için zeminden kalorifer ile ısıtılmış.
Ayios Panteleimon Rum Kilisesi
Üsküdar Kuzguncuk’ta İcadiye Caddesi üzerinde bulunan Ayios Panteleimon Rum Ortodoks Kilisesi, 1831 yılında ibadete açılmıştır. 1872 yılında yanan kilise Mimar Nikola Ziko’nun hazırladığı proje ile 1890 yılında inşasına başlanmış 1892 yılında tekrar ibadete açılmıştır.
Kapalı Yunan Haçı planında olan kilisenin orta mekanını örten kubbe, dört sütuna oturmaktadır. Zarif bir mimari yapıya sahip olan mermerden avlu giriş kapısı üzerinde 1911 yılında Andon Hüdaverdioğlu tarafından yaptırılan çan kulesi vardır. Kilisenin yanında yol üzerinde kare planlı küçük bir ayazma bulunmaktadır.
Fethi Ahmet Paşa Yalısı
Padişah yaverliği, Viyana ve Moskova elçiliği, Tophane Müşirliği gibi önemli mevkilerde bulunan Fethi Ahmet Paşa, Aya İrini’de ilk Türk müzesini kurmuştur. Pembe Yalı olarak da bilinen Fethi Paşa Yalısı, 1840 yılında Fethi Ahmet Paşa tarafından inşa ettirilmiştir. Aynı yıl Sultan Abdülmecit’in kız kardeşi Atiye Sultan ile evlenmiştir.
Bu muhteşem ahşap yalı Üsküdar ile Kuzguncuk arasında ve Paşalimanı mevkiinin biraz ilerisindedir. Küçük Yalı denilen harem kısmı, 1925 yıllarında yanmış bulunmaktadır. Büyük Yalı denilen selamlık kısmı elan durmakta olup bakımlıdır. Harem dairesi ile selamlık dairesi arasındaki havuzlu harem bahçesi bugün de mevcuttur.
Yalının arkasındaki Kuzguncuk sırtlarına tırmanan büyük koru günümüzde belediye tarafından Fethi Paşa Korusu adıyla halka açık bir dinlenme alanı haline getirilmiştir.
Nail Kitabevi
19’uncu yüzyılın sonlarında inşa edilen, Osmanlı döneminin ünlü mimarlarından Balyan Kardeşler’in mimarlığını yaptığı; en son ‘Berber Muzaffer’in yeri olarak bilinen, önündeki koca çınar ağacı ile köşedeki şaheser hemen dikkatinizi çekecektir!
Nail Kitabevi, uzun süre metruk halde kalan bir binanın, Haziran 2015’te tamamlanan restorasyon ile renkli bir kitabevine dönüşmüş. Sadece bir şeyler içmek, kitap okumak için değil; mekanın kendi organizasyonu olan Edebiyat Buluşmaları’ndan, önemli edebiyat etkinliklerinden İTEF’e kadar birçok güzel olaya ev sahipliği yapıyor..