Güzel Atlar Ülkesi : Kapadokya
Nevşehir’in tarih kokan peri bacalarıyla ünlü ilçesi Kapadokya, ülkemizin en önemli turizm merkezlerinden biri. Balon turlarıyla gün doğumunu izlemek, peri bacaları arasında kaybolmak, yeryüzüne ait olmayan bir yerdeymiş hissi yaratıyor.
İsmi, güzel atlar ülkesi demek olan bölge; 60 milyon yıl önce bulunan yanardağın kül ve lavlarının rüzgarla aşındırılması sonucu ortaya çıkmıştır.
Kapadokya’da Gezilecek Yerler
Kapadokya, ülkenin en ihtişamlı yerlerinden biridir. Kapadokya yılın her dönemi milyonlarca ziyaretçiyi ağırlamasını, göz kamaştıran doğal oluşumlarına borçlu. Buranın mistik havasını veren Peri Bacaları’nı her yerde görebilirsiniz ve mağaraları gezebilirsiniz.
Güvercinlik Vadisi, Uçhisar Kalesi, Aşıklar Vadisi, Devrent Vadisi, Kızılçkukur Vadisi ve Paşabağ; bu açıdan sizi doyuma ulaştıracak en özel yerlerdir.
Ancak şehrin köklü bir tarihi de var. Avanos’ta çömlekçileri ziyaret etmek, tarihi taş köprü ile tahta köprüyü görmek, Saç Müzesi’ne gitmek, Göreme Açık Hava Müzesi’ni gezmek, Ihlara Vadisi ve Derin Kuyu Yeraltı Şehri’ni keşfetmek Kapadokya sınırları içerisinde yapmanız gerekenler listesinde yer alıyor.
Kapadokya Vadileri
Devrent Vadisi
Hayal Vadisi olarak da bilinen bu yerde Kapadokya tanıtımlarında sıkça kullanılan ve deveye benzeyen peribacası ile ünlü. Kapadokya’da her peribacası çok özel ancak bu vadide bulunan peribacalarının şekilleri çok daha dikkat çekici.
Genellikle bir hayvan figürüne benzetilen bu peribacaları tahribatın önlenmesi amacıyla çitle çevrilmiş durumda.
Vadi Avanos’a 15 dakika uzaklıkta bulunuyor. Bu vadiyi görmek içinse özel araç ya da taksiye ihtiyacınız var çünkü buraya gelen toplu ulaşım aracı yok.
Güllüdere Vadisi
Peribacalarının net bir şekilde görülmesi nedeniyle en çok tercih edilen yerlerden biri olan bu vadide pek çok kilise ve manastır bulunuyor.
Yürüyerek tüm vadiyi gezmeli hiçbir detayı kaçırmamalısınız. Çünkü bu vadi doğ yürüyüşleri için biçilmiş kaftan.
Çavuşin Köyü ve Göreme arasında kalan bu muhteşem vadi sabahın ilk ışıklarından itibaren sahip olduğu güzellikleri sergiliyor.
Ihlara Vadisi
4. yüzyılda başlayan yerleşim ile yeşilin her tonunun gözlemlenebildiği vadi kayalara oyulan kiliseler ve kendine has doğal oluşumları ile oldukça ünlü bir yer.
Aksaray sınırları içerisinde yer alan Ihlara Vadisi mutlaka görülmesi gereken yerler arasında. Ihlara Vadisi’ne geldiğinizde gezi için bir gününüzü ayırabilirsiniz.
Burada görebileceğiniz yerleri Ağaç Altı Kilisesi, Sümbüllü Kilise, Kırk Dam Altı Kilise ve Yılanlı Kilise şeklinde sıralamak mümkün.
Güvercinlik Vadisi
4100 metrelik alan, özellikle trekking için tercih ediliyor ve adını da güvercinleri beslemek için yapılan yuvalardan alıyor. Fazlası ile güvercin bulunan vadide harika zaman geçirebilirsiniz.
Uçhisar’dan başlayıp Göreme açıklarına kadar uzanan bu vadi bisiklet, yoga ve koşu gibi etkinlikler için sıklıkla tercih ediliyor. Vadiye girmek için yapmanız gereken tek şey yürümek.
Paşabağ
Şapkalı peri bacalarının olduğu bu yer aslında Paşabağ Rahipler Vadisi olarak anılıyor. Bölgede en çok dikkat çeken ise Aziz Siemon adına yapılmış olan şapel.
Kendine has hikayeleri ile insanları büyüleyen bu vadinin şapelleri ve kiliseleri bir hayli ünlü. Buraya geldiğinizde tarihin tozlu sayfalarında kaybolabilirsiniz.
Zamanında keşişlerin insanlardan uzak bir yaşam sürdüğü bu alanda pek çok hediyelik eşya satan dükkan var. Paşabağ ve Üç Güzeller ücretsiz bir şekilde ziyaret edilebiliyor.
Üç Güzeller
Şapkalı peribacalarının en net şekilde kendini gösterdiği bu yerin bir de acıklı bir hikayesi var. Hikayeye göre kralın kızı bir çobana sevdalanıyor ancak kral onların evlenmesine izin vermiyor. Kralın kızı bu durumda sevdasını seçerek çoban ile kaçıp evleniyor. Bir de çocukları oluyor ancak babası onu affetmiyor. Kral onları öldürtmek için asker gönderiyor ve askerler üçünü öldüreceği sırada kız bu durumdan kurtulmak için dua ediyor. O sırada üçü taşa dönüşüp Üç Güzeller adını alıyor.
Aşk Vadisi
Vadileri ile ünlü Kapadokya’da belki de en renkli görüntüleri sergileyen vadi burası. Buraya Aşk Vadisi denilmesinin nedeni ise genellikle evlilik tekliflerinin burada yapılmasıymış.
Vadinin ismine yakışır bir Aşk Tepesi var burada ve vadinin tüm güzelliğini insanın ayakları altına seriyor.
Kızılçukur Vadisi
Güneş batarken misafirlerine sunduğu manzara ile dillere destan olan Kızılçukur Vadisi’nde kartpostalları aratmayacak güzellikte kareler yakalayabilirsiniz.
Bölgede safari ya da ATV turları yaparken adrenalin dolu dakikalar yaşayacağınıza garanti veriyoruz.
Eğer vadinin içerisine girmek isterseniz yürümeniz gerekiyor. Burada sabahın ilk ışıklarında balonların yükselişine şahit olabilirsiniz.
Gomeda Vadisi
Diğer vadiler kadar ünlü olmayan bu vadinin insanı büyüleyen bir görüntüsü var. 6 km uzunluğundaki Gomeda Vadisi yürüyüş parkurunun tamamını yaklaşık 1,5-2 saatte yürüyebilirsiniz.
Roma döneminde önemli bir yere sahip olan bu vadi o zamanlar içerisinde 600 ev, 2 kilise, 1 yeraltı şehri ve 2 nekropolü barındırırmış.
Dışardan bakıldığında bir apartmanı andıran Gomeda Vadisi, tek kelimeyle Kapadokya turunuzun unutulmazlarından olacak. Gomeda Vadisi Ürgüp’e bağlı olan Mustafapaşa’da misafirlerini bekliyor.
Kapadokya Müzeleri
Saç Müzesi
Çömlekçiler çarşısına geldiğinizde mutlaka uğramanız gereken bu yer dünyanın en garip müzesi olarak anılıyor.
16.000’den fazla kadının saç tutamları ile çevrili bu müzenin oldukça romantik bir hikayesi de var. Fransız bir kadın severek gezdiği çömlekçi dükkanına gitmeden hatıra olsun diye bir tutam saçını bırakıyor ve bundan sonra gelen her kadın aynı harekete devam ediyor.
Zelve Açık Hava Müzesi
Doğal ortamda huzur içinde yürüyüşler yapmanızı sağlayan bu müzede birbirinden farklı iki toplumun bıraktıklarını yakından görebilirsiniz.
Farklı din ve yaşam tarzlarını benimsemiş bu toplumların o zamanlarda birbirlerine hoşgörü ile yaklaşmış olmaları insana derinden bir mutluluk veriyor. Dilerseniz burayı adım adım gezdikten sonra vadiyi bir de safari turları ile keşfe çıkabilirsiniz.
Göreme Açık Hava Müzesi
Kapadokya’nın göz bebeği yerlerden biri olan Göreme Açık Hava Müzesi her yıl birçok kişi tarafından ziyaret ediliyor. Bölgede yaklaşık 360 tane kilise var ve bu kiliselerin korunmasına çok dikkat ediliyor. Doğal oluşumların arasından sıyrılıp, Göreme’nin en ilgi çekici noktalarını burada görebilirsiniz.
Kapadokya Yer Altı Şehirleri
Kaymaklı Yer Altı Şehri
8 kattan oluşan ve 5000 kişilik olan bu yer altı şehrinin sadece ilk 4 katı gezilebiliyor. Erzak kuyuları, su depoları, salonları ve daha pek çok alanı ile görkemli bir yer altı şehri.
Yer altı şehrine geldiğinizde ilk katında erken döneme ait izleri görebilirsiniz. Gizemli bir dünyanın kapılarını aralayan bu yeraltı şehrinde gördüklerinizden sonra tarihe daha büyük bil ilgi duyabilirsiniz.
Özkonak Yer Altı Şehri
Kapadokya’da tüm yer altı şehirlerinde taş kapıların dışarıda yapılıp içeriye taşındığı biliniyor. Ancak bu durum Özkonak Yer Altı Şehri için geçerli değil. Bu yer altı şehrini farklı kılan bir diğer özellik ise katlar arasında haberleşme amacı ile açılan uzun deliklerin olması.
Özkonak Yer Altı Şehri’nde tünel üzerinde delikler görmeniz mümkün. Bu deliklerin amacı ise düşman kapıya dayandığında onların üzerine kızgın yağ dökmekmiş. Hem barınma hem de savunma için başarılı bir yeraltı şehri.
Mazı Yer Altı Şehri
Antik zamanda Mataza diye isimlendirilen bu yeraltı şehrinde mezarların çatıda bulunması oldukça tuhaf geliyor insana.
Mazı Yer Altı Şehri’ne dört adet farklı giriş var. Muhtemelen o zamanlarda bu girişlerin farklı kullanım amaçları vardı. Eğer mezarları yakından görmek isterseniz çatıya çıkmanız gerekiyor.
Derinkuyu Yer Altı Şehri
En meşhur yeraltı şehirlerinden biri olan Derinkuyu, Kaymaklı gibi 8 kattan meydana geliyor. Ancak burada diğer yeraltı şehirlerinden farklı olarak misyonerler okulu, günah çıkartma yeri ve vaftiz havuzu var. Bu öğeler yer altı şehrini daha da anlamlı kılıyor.
Bilinene göre Derinkuyu’nun altında 400-500 adet yer altı şehri varmış. Bunları küçük odalar şeklinde isimlendirmek de mümkün. 600 adet kapıya sahip olan bu yer altı şehirlerinin kapıları şu an içerisinde insanların oturduğu evlere açıldığı için buralar ev halkı tarafından depo olarak kullanılıyormuş.
Kapadokya Kiliseleri
Çavuşin Kilisesi
Bu kiliseye ulaşmak için oldukça zorlu bir yol ile karşılaşabilirsiniz. Ancak ulaştıktan sonra gördüğünüz kilisenin farkıyla büyülenmemeniz imkansız.
İlk dönem Hristiyanlığın izlerini en ince ayrıntısına kadar taşıyan bu yer ikon boyamalarının da en iyisine sahip. Tek nefi ve üç apsisi olan Çavuşin Kilisesi’nin narteksi çok önceden yıkılmış. Ama aradan yüzyıllar geçmesine rağmen dimdik ayakta durmayı başarıyor.
Vaftizci Yahya Kilisesi
Buraya geldiğiniz zaman kilisenin nerde olduğunu anlamanız hayli zor olabilir. Kapadokya bölgesinde belki de kiliseye benzemeyen tek yapı Vaftizci Yahya Kilisesi.
Kaya içerisine özenle oyulmuş giriş kısmının hemen arkasında Vaftizci Yahya için yapılmış üç nefli bir bazilika var. Ancak yapı hayli zarar görmüş durumda. Bu nedenle bazilikanın fresklerini görünce üzülebilirsiniz. Aziz Hieron’a ait olan kutsal ve özel emanetler Bizans Dönemi’nde uzunca bir süre burada saklanmış.
El Nazar Kilisesi
Göreme Açık Hava Müzesine yaklaşık 1 kilometre uzaklıkta bulunan bu kilise ismi ile aynı olan vadide konumlanıyor. Bir peribacası içerisine T şeklinde yapılmış olan El Nazar Kilisesi’nin hemen yanında bir mezarlık var. 10. yüzyılda yapılan ve günümüze kadar ulaşmayı başaran bu yapı Hristiyanlığın tüm izlerini hala ilk gün ki gibi taşıyor.
Kızıl Kilise
Kapadokya’nın batısında, Sivrihisar Köyü’nün yakınlarında olan büyük düzlüğün ortasında yer alan Kızıl Kilise, Kapadokya’nın merkezi kiliselerinden biri olup kolaylıkla gezebileceğiniz bir alanda yer alıyor. Burada gömülen Hristiyanlığın önemli 3 azizinden biri olan Nazianz’lı Gregoirus için yapılmıştır.
Kapadokya Köprüleri
Kapadokya Taş Köprü
Avanos girişinde 11 ayak üzerinde uzun yıllardır duran bu köprünün bugün hala hiçbir aşınmaya uğramamış olması onu özel kılıyor.
1900 yılında yapımı biten ve kullanıma açılan bu köprü için kullanılan taşlar Çeç ve Karadağ bölgelerinden özel olarak getirilmiş. Bu köprü üzerinde durup, gün batımını izleyebilirsiniz.
Tahta Köprü
Demir ayaklar üzerine kurulu ahşaptan yapılma bu köprü üzerinden geçerken insana her an düşeceğini düşündürtüyor.
1973 yılında yapılan ve 180 metre uzunluğunda olan Tahta Köprü, Kızılırmak Nehri’nin her iki tarafını da gezme şansı tanıyor.
Diğer Yerler
Asmalı Konak
Geleneksel bir konak örneğini en güzel şekilde sunan Asmalı Konak 200 yıllık bir Rum mimarisine sahip. Konak hala ayakta kalsa da çok yıpranmış durumda.
Yıllar öncesinde yayınlanan bir dizi ile meşhur olan bu konak hala o günlerin izlerini taşıyor.
Tursan Şarap Fabrikası
Asmalı Konağın hemen yanında konumlanan Tursan Şarap Fabrikası size şarabın nasıl yapıldığı hakkında bilgi veriyor.
Burada diğer şarap evlerinde olduğu gibi birbirinden güzel şarapların tadına bakabilirsiniz. Gezinize Tursan Şarap Evi’nde kısa bir mola verebilir, şarap fabrikasını gezebilirsiniz.
Kocabağ Şarap Evi
Uçhisar’da bulunan Kocabağ Şarap Evi büyük bir üne sahip. Kapadokya bölgesi üzüm bağları konusunda çok şanslı.
Bölgede ve çevresinde sayısız üzüm bağı bulunuyor. Bu da bölgede birbirinden güzel şarapların üretilmesine olanak tanıyor. Farklı tatlar denemek isterseniz yönünüzü Kocabağ Şarap Evi’ne çevirebilirsiniz.
Uçhisar Kalesi
160 metre yüksekliğindeki kaleden tüm bölge izlenebiliyor. Yumuşak toprak yapısı nedeni ile kullanılmayan kale, manzara severlerin ilk tercihi.
Kapadokya bölgesinin sayısız yerinden gözüken bir Peribacasına sahip olan Uçhisar Kalesi misafirlerine tam bir görsel şölen sunuyor. Kaleye çıktığınız an tüm Göreme bölgesi ayaklarınızın altında kalıyor. Gün batımını burada izledikten sonra hayranlığınızın bir kat daha artacak.
Ortahisar Kalesi
Bu kale görkemli yapısıyla dikkatleri üzerine çekiyor. Kapadokya’nın en büyük peribacasını Ortahisar Kalesi’nde görmeniz mümkün.
Etiler zamanında insan eliyle şekillendirilmeye başlanmış bu kale. Bunun en temel nedeni ise doğal yapının korunmasıymış.
Tarihte Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine şahit olan Ortahisar Kalesi o zamanlar için en iyi savunma yerlerinden biriymiş.
Her köşesinde tarihin izlerini taşıyan bu kaleye çıkıp zaman Avanos, Ürgüp ve Göreme’yi seyre dalabilirsiniz.
Çavuşin Eski Cami
Çavuşin bölgesini Avanos ve Göreme arasında kalan kısım olarak adlandırmak mümkün.
Avanos’a 2 kilometre uzaklıkta bulunan bu yerde en çok ziyaret edilen noktalardan biri de Eski Cami. Selçuklu döneminin izlerini taşıyan bu cami köyün en işlek camisi.
Temenni Tepesi
Ürgüp’ü yukarıdan izleme fırsatı veren bu şahane yer 1288 yılında yapılmış. Erciyes’e kadar görüş sağlayan manzarası ile Ürgüp’ün önemli ziyaret yerlerinin başında gelen Temenni Tepesi konumu dolayısıyla büyük ilgi görüyor.
Temenni Tepesi’nde iki adet kümbet var. Girişte bulunan kümbetten türbe insanların dilek diledikleri, bunu yaparken de farklı bezler bağladıkları bir yer. Tepenin temenni ismini alması da buradan geliyor.
Temenni Tepesi’ne çıktığınızda orta kısımda kalan kümbete de mutlaka uğrayın. Burada Tahsin Ağa Halk Kütüphanesi bulunuyor. Her ne kadar şehir merkezine taşınsa da burada da kalan eserler var.
Sobesos Antik Kenti
Burası bir antik kent. Ürgüp’e bağlı bir yerleşim yeri olan Şahinefendi Köyü’nde bulunan Sobesos Antik Kenti Anadolu’nun bir zamanlar yerli halkı olan Luwilerin bıraktığı izleri taşıyor.
Burada yapılan kazılar sonucunda mozaiklerle kaplı bir toplantı salonu ve hamam bulunmuş.
Giriş ücretleri yıllar içerisinde değişebilir, güncel ücretleri görmek için https://www.kapadokyaweb.com/inceleme/muze-kart adresini ziyaret edebilirsiniz.
Peki Meşhur Peribacaları Nasıl Oluşmuştur?
Peribacaları oluşum hikayesi volkanlar ile başlıyor. Volkanlardan taşıp püsküren lavlar platolara inerek bölgede bulunan akarsu, göl ve denizleri kurutmuş. Daha sonra bu zeminin üzerini 100 – 150 metre kalınlığında tüf tabası sarmış.
Tüf tabakasının içerisinde bazalt, kumtaşı ya da kilden özler olduğu için aşınmalar her yerde farklı derecede olmuş. Yıllar geçtikçe sellerin ve rüzgarların etkisi ile özellikle Kızılırmak bölgesinde aşınmalar yoğunlaşmış. Tüm bu aşınmalara meydan okuyan Peribacaları bugünlere kadar gelmeyi başarmış.