Amasya Gezi Rehberi
Şehzade kenti olan Amasya’da çok sayıda medrese, konak ve cami bulunuyor. Tarihin izlerini bugün bile olduğu gibi yansıtan kentte gezip görmeniz gereken pek çok yer var. Doğal güzellikleri ile de göz dolduran kentte bir de yaylalara gidilmeli. Tarihi yerleri gezip doğa harikalarını göreceğiniz enfes bir şehirdir Amasya…
Amasya’ya gittiğinizde görmeniz gereken yerler
Borabay Gölü
Bir doğa harikası olan Borabay Gölü, Taşova ilçe sınırları içinde yer alır. Etrafı kayın, sarıçam, sedir, kestane ağaçları ile çevreli gölün rengi zümrüt yeşilidir. Güney kıyısı sarp ve diktir. Tabandan su kaynaması olan göl, ayrıca dereden gelen sularla da beslenmektedir. Uzunluğu 900 metre olan göl, 300 metre genişlik ve 25 metre derinliğe sahiptir. Doğu-batı yönünde uzanan bir vadide yer alır.
Kral Kaya Mezarları
Helenistik Dönemde, Amasya’yı İÖ. 302’den İÖ. 26’ya kadar başkent olarak kullanan Pontus Krallarına ait olan Kral Kaya Mezarları, Amasya Kalesi eteklerinde düz bir duvar gibi dikine uzanan kalker kayalara oyularak yapılmıştır. Hatuniye Mahallesi’nin dar sokaklarından, tren yolunu geçerek çıkılan mezarların arasında, kayaya oyulmuş yollar ve merdivenler bulunmaktadır. Yeşilırmak Vadisi boyunca, irili ufaklı 21 mezar olduğu bilinmekle birlikte bunlardan sadece birkaç tanesi günümüze gelebilmiştir. Bu bölgedeki büyük mezarlardan birinin yanında, nehre kadar uzandığına inanılan bir tünelin başlangıcı bulunmaktadır. Kızlar Sarayı üzerinde yer alan üçlü kral mezarları birbirine bitişik olarak yapılmıştır.
Yalıboyu Evleri
Yeşilırmak kenarında bulunan Yalıboyu Evleri olarak bilinen, günümüzde restore edilerek bazısı hizmete de açılan evler tarihi sur duvarları üzerine, ahşap çatkı arası, kerpiç dolgulu olarak inşa edilmişlerdir. Kırma ya da beşik çatı üzeri, oluklu kiremitle örtülü bir biçimde düzenlenmiş olan ve geleneksel Osmanlı evinin bütün özelliklerini bünyesinde taşıyan bu evler, Amasya’nın tarihsel kimliğiyle uyumlu bir görünüm arz etmektedir.
Evler, bitişik nizamda, bodrum üzeri tek kat ya da iki katlı olarak düzenlenmişlerdir. Evler genellikle avlulu ve bahçelidir. Avluda su kuyusu ve ocak ilk göze çarpan nesnelerdir. Bu konakların arasında en güzellerinden biri olan Hazeranlar Konağı’nı ziyaret etmeyi ihmal etmeyin.
Hazeranlar Konağı
Amasya Defterdarı Hasan Talat Efendi tarafından 1865 yılında yaptırılmıştır. Konak, adını burada uzun süre oturan Hezeran Hanım’dan almaktadır. Hazeranlar Konağı, dört eyvanlı, orta sofalı planı ile Osmanlı Dönemi yöresel sivil mimari eserlerin özelliklerini yansıtan en güzel yapılardan biridir. Antik dönem sur duvarları üzerine, bodrum üzeri, iki katlı ahşap çatkı arası kerpiç dolgulu olarak yapılmıştır.
Konak, haremlik ve selamlık olarak iki bölüm halinde düzenlenmiştir. Dört eyvanlı, iç avlulu, dışa kapalı yapı tipindedir. Konağın restorasyonuna 1979’da başlanılmış ve 1984’de tamamlanarak etnografik eserlerin teşhir edildiği müze ev olarak hizmete açılmıştır. Hazeranlar Konağı’nda teşhir edilen eserler arasında 19. yy. yaşantısını yansıtan giysiler, halı ve kilimler, konakta kullanılan günlük mutfak eşyaları ve kadın ziynet eşyaları gibi malzemeler yer almaktadır. Etnografik eserler arasında, özellikle kitabeli olan halılar, bindallılar, gümüş takılar ve altın renkli sırma işlemeler dönemin özelliklerini yansıtması açısından önemlidir. Bugün konağın üst katları müze ev, bodrum katı ise güzel sanatlar galerisi olarak kullanılmaktadır.
Amasya Kalesi
Amasya il merkezinin kuzeyini kaplayan Harşena Dağı üzerindedir. Harşena Kalesi adıyla da bilinir. Amasya Kalesi’nin üzerinde inşa edildiği kaya denizden 700 metre Yeşilırmak’tan ise 300 metre yüksekte bulunmaktadır. Bazı tarihçilere göre kaleyi Pontus Kralı Mithridates yaptırmıştır. Bazılarına göre ise Kumandan Karsan veya Harsana yaptırdığı için kale Harşana / Harşena ismini almıştır.
Amasya Kalesi, tarihi mücadeleler içinde birçok kez el değiştirmiş ve bunların çoğunda tahrip olmuştur. Persler, Romalılar, Pontus ve Bizanslıların egemenlikleri döneminde birçok saldırıya uğrayan kale her seferinde yeniden inşa edilmiştir. Kale 1075’te Türklerin Amasya’yı fethetmesinden sonra önemli bir onarım görmüştür. 18. yy.’a kadar kullanılan kale, bu yüzyıldan sonra askeri önemini kaybetmiştir. Kalenin tepe noktası kesme, sur duvarları moloz taşlardan yapılmıştır. Yeşilırmak’ın kıyısına kadar sekiz savunma kademesine sahip olan kalede Cilanbolu adı verilen ve kalenin orta yerinde yüksekçe bir yerden kayaya oyulmuş 150 basamakla aşağıya inilen 8 metre çapında bir dehliz vardır.
Amasya Arkeoloji Müzesi
1980 yılında şimdiki modern binasına taşınan müzede Geç Neolitik Erken Kalkolitik Çağ’dan itibaren Tunç Çağı, Hitit, Urartu, Frig, İskit, Pers, Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait 13 ayrı medeniyetin eserlerini bir arada görmek mümkündür. Müze binasının batısında bulunan müze bahçesi içerisinde Hitit, Helenistik, Roma, Bizans, İlhanlı, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait taş eserler sergilenmektedir. İlhanlılar dönemine ait 14. yy.’dan kalma mumyalar Müze içerisindeki özel bir bölümde sergilenmektedir. İlhanlıların Anadolu’daki hakimiyetleri döneminde Amasya’da nazırlık ve emirlik yapmış kişilere ve yakınlarına ait mumyaların bulunduğu bu bölüm, müzenin en ilgi çeken yerlerinden birini oluşturmaktadır.
Yedikuğular Kuş Cenneti (Yedikır Baraj Gölü)
Suluova ilçe sınırları içinde bulunan Yedikır Barajı Yaban Hayatı Koruma Sahası, il merkezine 35 km., Suluova’ya 8 km., Merzifon’a 12 km. uzaklıktadır. Yaklaşık 900 hektarlık bir alanı kaplayan sahanın 600 hektar kadarını göl oluşturur. Geri kalan kısmı, içinde sosyal tesisler ve piknik alanlarını barındıran sazlık ve ağaçlandırma alanıdır. 1985 yılında tamamlanan baraj gölünün kısa bir süre içerisinde pek çok kuşun konaklama alanı haline gelmesiyle Yedikır 1989 yılında Yaban Hayatını Koruma Sahası ve SİT alanı ilan edilmiştir. Barındırdığı kuşlar ve yaban hayvanları bakımından oldukça zengin olan bölge Türkiye’de “Önemli Kuş Alanı” statüsüne sahip yerlerden biridir.
Sabuncuoğlu Şerefeddin Tıp ve Cerrahi Tarihi Müzesi
İlhanlı döneminden günümüze ulaşan tek eserdir. İlhanlı Hükümdarı Sultan Mehmet Olcaytu ve Uduz Hatun adına Anber Bin Abdullah tarafından 1308-1309 yılında yaptırılmıştır. Yapının özellikle ön cephesi sanatsal açıdan çok değerlidir. Anadolu Selçuklu mimarisinin orijinal sütun başlıkları olan geometrik yaprak tezyinatlı ve mukarnaslı sütun başlıkları kullanılmıştır.
Burmalı Minare Camisi ve Cumudar Türbesi
Caminin kapısı üzerinde bulunan, kemer kavisi şeklindeki kitabeden caminin iki kardeş tarafından yaptırıldığı anlaşılır. Bu kardeşlerden Said Ferruh’un Selçuklu Sultanı II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in vezirlerinden Necmeddin Ferruh Bey olduğu kabul edilmektedir. Kardeşi de Haznedar Yusuf’tur. Yapım tarihi, kitabeye göre 1242 yılıdır.
Aynalı Mağara
Ziyaret beldesi yolu üzerinde şehir merkezine 3,3 km uzaklıktadır. Kaya mezarlarının en iyi işlenmiş ve tamamlanmış olanıdır. Yerden dört basamakla çıkılan mezar düz bir kayaya oyulmuştur. Genişliği 9,8 metre yüksekliği 13 metre’dir. Dış cepheden bakıldığı zaman usta bir taş işçiliği ile yapıldığı görülebilir. Mağaranın dış cephe yüzeyi perdahlanarak parlatılmıştır. Buraya Aynalı Mağara denmesinin nedeni de, güneş vurduğu zaman mağaranın cephesinin parlamasıdır. Bu yapı, M.Ö. 2. yy da Helenistik çağda Amasya’da yaşamış Mitra Rahibi Tes’in anıtsal mezarıdır. Mağaranın içinin çok geniş olması ve duvarlarda yer alan renkli resimler ve mağaranın alınlığında yazan “Büyük Rahip Tes” yazısı bu mezarın TES’e ait olduğunu desteklemektedir.
Mezar odası dikdörtgen biçiminde olup, girişin sağ tarafında mezar nişi ve çukuru (teknesi) bulunmaktadır. Dikdörtgen şeklindeki mezar odasının yüzeyi ikinci kullanım olarak, 11. yy.’da Bizanslılar tarafından keşişhane olarak kullanıldığı ve bu kullanımda yapıldığı tahmin edilen renkli duvar resimleri bulunmaktadır. Tonoz kısmında altısı sağda, altısı solda olmak üzere on iki havari tasvirleri vardır.
Amasya Taşhan
2012 yılı sonunda restorasyonu tamamlanan han, 1699 yılında Mutasarrıf Rahtuvan Hacı Mehmet Paşa tarafından Mimar Mehmet Kalfa’ya yaptırılmıştır. Dışarıya doğru bir çıkıntı oluşturan ana giriş kapısı üzerinde ince uzun bir dikdörtgen içerisinde hanın kitabesi yer alır. Kitabenin ortasında ve kapı kemerinin kilit taşında birer rozet motifi görülmektedir. Kapının her iki yanına dükkanlar sıralanmıştır. Kapıdan girildiğinde etrafı farklı mekanlarla çevrelenmiş geniş bir avlu bulunur. İki katlı hanın ikinci katı bu avlunun kemerleri üzerine oturtulmuştur. İkinci katı oldukça bakımsız halde olan hanın çevresinde bugün de işleyen dükkanlar bulmak mümkündür.
Kapı Ağası (Büyük Ağa) Medresesi
Kapı Ağası (Büyük Ağa) Medresesi Sultan II. Bayezid’in Kapı Ağası Hüseyin Ağa tarafından 1488 yılında yaptırılmıştır. Planı klasik Osmanlı medrese formundan farklılık gösterir. Özellikle Selçuklu mezar anıtlarında görülen sekizgen plan şeması ilk kez bu medresede uygulanmıştır.
Medreseye kuzey-batı kenarında bulunan büyük yay kemerli kapıdan girilir. Giriş kapısının hemen ardında her iki yanında dikdörtgen nişlerin yer aldığı küçük bir dehliz bulunur. Medresenin ortasında bulunan sekizgen avlunun etrafı her kenarda bulunan dörder sütun ve bu sütunlar üzerine oturan sivri kemerli revaklarla çevrelenmiştir. Bursa kemeri olarak adlandırılan tarzda yapılmış bu kemer yapısı iç mimariyi daha da güzelleştirmiştir. Üzerleri tonozlu bu revaklardan öğrenci hücrelerine geçilir. Dikdörtgen mermer çerçeveli birer pencere ile dışarıya açılan hücrelerin üzerleri sekizgen kasnaklı kubbelerle örtülüdür. Medresenin güney kenarında öğrenci odalarından daha büyük ve daha yüksek bir kubbeyle örtülü, aynı zamanda mescid olarak da kullanılan dershane bulunur.
Medresenin duvar örgüsünde moloz taş ve tuğla birlikte kullanılmıştır. Yatay şeritler halinde üçer sıra tuğla örgülerin arası moloz taş malzemeyle doldurulmuştur. Medrese, Amasya’da en yüksek derecede eğitim-öğretimin yapıldığı yer olmuştur.
Şehzadeler Müzesi
Yalıboyu’nun en eski köprülerinden Alçak Köprü’nün ayağında, Kral Kaya Mezarlarınıneteklerinde, Yeşilırmak’ın kıyısındaki eski sur duvarları üzerinde kurulu iki katlı ahşap bina Şehzadeler Müzesi olarak tasarlanmıştır. Şehzadelikleri Amasya’da geçmiş olan Osmanlı sultanlarının aslına uygun resimlerinden yola çıkarak yaptırılan heykelleri ve kendi dönemlerini yansıtan kıyafetleri ile müze, Amasya’ya gelen turistlerin önemli ziyaret yerlerindendir.
Merzifon Kara Mustafa Paşa Camisi
Kara Mustafa Paşa tarafından 1666 yılında yaptırılmıştır. Dikdörtgen planlı caminin dış duvarları tümüyle düzgün kesme taştan örülmüştür. Sivri kemerlerle bağlı dört sütunun oluşturduğu üç gözlü, tavanı ahşap kaplı bir son cemaatyeri bulunur. İbadet mekanının üzeri büyükçe bir kubbe ile örtülüdür. İç kısmı 19. yy. özelliği gösteren kalem işleri ile süslü olan kubbenin sekizgen kasnağının köşe boşlukları yine sekizgen ağırlık kuleleri ile desteklenmiş ve estetik açıdan bir bütünlük sağlanmıştır.
Alçak Köprü
Roma döneminde, zamanın kent merkezi durumundaki Kale ve çevresini Yeşilırmak’ın karşı kıyısına, yani kentin yerleşim yerine bağlamak üzere inşa edilmiştir. Düzgün kesme taşlarla dört yüksek kemer oluşturacak biçimde inşa edilen köprünün bu yüksek ayakları zaman içinde Yeşilırmak’ın yükselen yatağına gömülmüş, kemerlerin sadece üst kısımları görünür kalmıştır. Kemerlerin üzerindeki köprü tablası da su yüzeyine yaklaştığından halk bu zamandan sonra köprüyü, bugün de kullandığımız haliyle “Alçak Köprü” olarak adlandırmıştır.
19. yy.’a kadar bu haliyle kullanılagelen köprünün tehlike oluşturabileceğini düşünen Mutasarrıf Ziya Paşa 1865 yılında köprünün bu alçak kemerleri üzerine on bir ayaklı, ahşap, yeni bir köprü kurdurmuştur. Ancak bu yeni köprü çok uzun ömürlü olmamış, 1881 yılında yaşanan taşkında Yeşilırmak’ın sularında kaybolup gitmiştir. Mutasarrıf Atıf Bey zamanında eski kemerlerin üzerine bir kez daha yeni bir köprü kurulmuş, bu yeni köprü bir önceki ahşap köprüden daha sağlam inşa edilmiştir. Kullanılmayan bir kilisenin taşlarından faydalanılarak yapılan bu ikinci köprü, 1965 yılında biraz daha güçlendirilerek günümüze kadar ulaşmıştır.
II. Bayezid Külliyesi
II. Bayezid Külliyesi 1481-1486 yılları arasında, Amasya Valisi Şehzade Ahmet tarafından babası Sultan II. Bayezid adına yaptırılmıştır. Cami, medrese, imaret ve şadırvandan oluşan bir külliye olarak yaptırılan yapının mimarı Şemseddin Ahmet’tir.
Magdinus ve Helkıs Köprüleri
Halkın, Maydonoz ya da Madenüs diye isimlendirdiği köprü Sultan Bayezid Camisi önündedir. İlk hali ahşaptır ve bir çok kez sel sularıyla boğuşup zarar gören köprü 1968 yılındaki taşkında yıkılmıştır. Beton ayaklı ve demir gövdeli köprü, 2011 yılında yeniden restorasyonu yapılmıştır.Sadece yayalara hizmet vermektedir. Bugün ‘Hükümet Köprüsü’ olarak adlandırılan, kuzey ucunda saat kulesinin yer aldığı köprü ise yine Roma Döneminde yapılmış ahşap bir köprüydü. İç Kale’nin Helkıs Kapısı civarında yer aldığı için bu isimle anılan köprü, Osmanlılar zamanında birkaç kez onarılarak kullanılmıştır. 1938 yılında yıktırılan ahşap köprü 1940 yılında yeniden, bu kez betondan yapılmıştır.
Tortumtay Türbesi
Gök Medrese’nin hemen karşısında bulunan türbe 1278 yılında Amasya Valisi Seyfeddin Torumtay tarafından yaptırılmıştır. Türbede Seyfeddin Torumtay’ın yanı sıra çocukları ve torunlarının da mezarları bulunur. Türbenin planı ve süslemeleri diğer Selçuklu türbelerine göre oldukça farklıdır. Dikdörtgen planda üzer tonozla örtülü yapı iki katlı olup, türbenin yapımında ağırlıklı olarak kesme taş kullanılmış, moloz taşın kullanıldığı iç duvar örgüsü ve tuğlanın kullanıldığı tonoz, sıva tabakası altına gizlenmiştir.
Çilehane Camisi
1413 yılında, Çelebi Mehmet’in emirlerinden Yakup Paşa yaptırmıştır. Bugün cami olarak kullanılan yapı esas olarak bir Halveti Tekkesi’dir. Tekke, mescid ve çilehane hücrelerinden oluşur. Binanın batı girişinin batı yanında ise muhtemelen türbe olduğu sanılan yapı bulunmaktadır.
Binanın beden duvarları, araları kırmızı harçla doldurulmuş moloz taşlardan örülmüştür. Bu taş örgüsünü yatay biçimde örülmüş ikişer sıralı tuğla hatlar destekler.Camiye kesme taştan büyük eyvanlı bir kapıdan girilir. Kapı yay kemerlidir. İçeriyi aydınlatan pencereler ise mermer çerçeveli ve tuğla kemerlidir. İç mekana batı kapısından girilince, sağda mescid ve küçük geçitlerle ulaşılan halvet (çile) odaları; solda ise türbe ve tekke bulunur. Cami ve tekkeyi büyük birer kubbe örter. 1939 depreminden büyük zarar gören Çilehane 1964 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından onarılmıştır.
Ferhat Su Kanalı
Geç Hellenistik – Erken Roma Dönemine aittir. Antik Amasya Kenti’nin su ihtiyacını karşılamak üzere yapılmıştır. Kayalar oyulup tüneller açılarak, yer yer duvar şeklinde tonozlu bir biçimde arazi eğimine göre, su terazisi sistemine uygun olarak yapılmıştır. Bu durumuyla, ünlü “Ferhat ile Şirin Efsanesi”ne konu edilmiş olup, halk arasında “Ferhat Su Kanalı” olarak bilinmektedir. Kanalın Ferhatarası Mevkii’nde, karayoluna paralel olarak yaklaşık 2 km. uzunluğundaki bölümü görsel olarak izlenebilmektedir.
Gök Medrese
Cami, medrese ve türbeden oluşan kapalı bir külliye şeklindedir. Amasya Valisi Seyfeddin Torumtay tarafından 1267’de yaptırılmıştır. Sekizgen biçimli türbe kasnağındaki mavi sırlı tuğlalardan dolayı Gök Medrese adını aldığı kabul edilir. Hem cami hem medrese olarak kullanılan dikdörtgen planlı yapının kalın duvarları kesme taştan örülmüştür. Caminin büyük, beşik tonozlu, eyvanlı bir girişi vardır. Çevresi geometrik motiflerle süslü ana kapının iki yanındaki pencereler Selçuklu taş işçiliğinin en güzel örneklerindendir. Yukarı doğru zengin mukarnaslarla daralan pencerelerin etrafı dikdörtgen bordürlerle çevrilidir.
Ağaç işçiliğinin güzel bir örneği olan kapısı ise günümüzde Amasya Müzesi’nde sergilenmektedir. İç mekan, dörderli iki sıradan sekiz kalın sütunun mihraba dik üç bölüme ayrılmasıyla toplam on beş bölümden oluşmaktadır. Bölümler sivri kemerler üzerine oturan kubbe ve tonozlarla örtülüdür. Yarım silindirik biçimli mihrap basit bir görünümdedir. Mimarisi ve süslemeleriyle Selçuklu sanatının güzel örneklerinden biri olan türbe kare plan üzerine sekizgen biçimlidir ve yüksek kasnaklı, yıldız piramidal, tuğla bir külahla örtülüdür.
Kızlar Sarayı
Kızlar Sarayı, Hatuniye Mahahallesi’nin olarak bilinene İç Kale’nin üzerinde ve Helenistik Çağda Mitradat (Pontus) Krallığına yakalaşık 250 yıl başkentlik yapmış olan Amasya’da bu krallığın sarayları ile beş adet kaya mezarları ve kralı mezarlıklarının bulunduğu bu bölge içerisinde; Helenistik Çağ, Roma, Bizans Dönemleri ile Orta Çağ sur duvarları bulunmaktadır. Son yıllarda bölgede yapılan arkeolojik kazılarda; Roma, Doğu Roma (Bizans) ve Selçuklu ve Osmanlı yapı harabeleri açığa çıkarılmaktadır.
1146 yılında Selçuklu Sultanı I. Mesud bu bölgede bir cami, medrese hamam ve saray yaptırmış bölgedeki hamamlar halen ayakta olup gezilebilmektedir. I. Mesud yaşamının bu sarayda sürdürmüştür. Osmanlı döneminde 15.yüzyılda II. Bayezid’ın Kapuağası Firuz Ağa tarafında yapılmış bir haremi (Kızlar Sarayı) ile 16. yüzyılda İsfendiyar Çelebini oturduğu bir saray bulunmaktadır. Kızlar Sarayı, 150 yıldan uzun bir süre Osmanlı şehzadelerine, hatunlarına ve valilerine mekan olmuştur. 1852 yılına kadar faal bir biçimde hizmet vermiştir. Bu tarihten sonra Amasya ayanına terk edilen saray bir süre sonra kendi kaderine bırakılmıştır. Bugün tamamen harap durumdadır
Küçük Ağa Külliyesi
1495 yılında II. Bayezid’in Kapı Ağası Ayas Ağa’nın inşa ettirdiği cami, medrese, sübyan mektebi ve hazireden oluşan külliyedir. Şamlar Mahallesi’nde bulunmasından dolayı camiye Şamlar Camii de denir. Yine yaptıranından dolayı Ayas Ağa Camii olarak da bilinir. Kare planlı, tek kubbeli caminin duvarları moloz taştan örülmüştür. Kuzeyinde üç bölümlü bir son cemaat yeri bulunur. Yanlardan daha dar olan ve üzeri aynalı tonozla örtülü orta bölüm caminin giriş kısmıdır. İç mekanı duvarlarda iki sıra halinde dizilmiş sivri kemerli pencereler aydınlatır.
Caminin altıgen bir kaide üzerine oturtulan minaresi, tuğla örgülü ve taş şerefelidir. Kaidenin orijinal olduğu bilinmektedir ancak gövde ve şerefe sonradan yapılmıştır. Medrese, caminin kuzeyindeki avluyu üç taraftan çeviren odalardan oluşur. U planlı klasik Osmanlı külliyelerinden biridir. Kenarlarda sade başlıklı, silindirik 12 sütunun taşıdığı 13 kubbe ile örtülü revaklar bulunmakta, bunların arkasında da öğrenci odaları sıralanmaktadır. Sütunlar birbirlerine yuvarlak tuğla kemerlerle bağlıdır. Odalarda birer ocak ve dolap bulunur. Medresenin bir dershanesi yoktur. Yapının doğu ucunda öğrenci odalarının sonunda biraz daha geniş inşa edilmiş kısım ise bugün kütüphane olarak kullanılan sübyan mektebidir. Caminin bahçesinde bulunan haziresinde basit işçilikle yapılmış ve çoğu zamanla tahrip olmuş sekiz adet mezar bulunur. Kitabeleri bulunmayan mezarların bazıları geometrik desenlerle, çiçek ve kılıç figürleriyle süslenmiştir.
Künç Köprü
Yeşilırmak üzerinde, Bayezitpaşa ile Şamlar Mahallelerini birbirine bağlayan köprü Selçuklu eserlerindendir. 12. yy’da, Sultan II. Mesud’un, kimi kaynaklara göre kızı kimilerine göre ise annesi olan Hundi (Hondi) Hatun tarafından yaptırılmıştır. Yapımında kesme taş ve tuğla kullanılan köprünün belirgin özelliği, üç büyük ayağı birbirine bağlayan hemen hemen aynı büyüklükteki kemerlerin genişliğidir. Ayakların, nehrin akış yönüne bakan batı kısımlarında, köprünün kuvvetli su akıntılarına dayanabilmesine yardımcı olan, biri köşeli diğerleri yuvarlak biçimli selyaranlar yer alır. Ortadaki ayağın üzerinde devşirme lahit parçaları görülebilmektedir. Köprünün isminin Hundi Hatun isminden geldiği söylenir. Hundi ismi zaman içinde önce “Kundi” sonradan da “Kunç” veya “Künç” olarak söylenmiştir. Köprü “Kuş Köprü” olarak da bilinir.
Maket Müzesi
Maket Müze, II. Bayezid Külliyesi’nin bir bölümünü oluşturan İmarethane binasındadır. Yaklaşık 300 metrekare genişliğindeki bu salona, Amasya’nın neredeyse yüz yıl önceki hali 1/150 ölçeğinde küçültülerek yeniden inşa edilmiştir. 1914 yılında çekilmiş bir fotoğraftan yararlanılarak yapılan maket şehir, benzerlerinden farklı olarak sadece mekanları ve mimariyi yansıtmak yerine yaşayan bir Amasya’yı gösterecek biçimde tasarlanmıştır.
Ziyaretçiler yaklaşık yirmi dakika süren ziyaretleri boyunca hafif bir müzik eşliğinde şehrin seslerini dinleyebilir, renk ve ışık oyunlarıyla yaratılan atmosferde yüz yıl öncesinin Amasya’sını yaşayabilirler. İl Özel İdaresi tarafından işletilen Müze’de fotoğraf çekilebilmekte ve görüntü alınabilmektedir. Ziyaretçiler Müze’ye küçük bir ücret vererek girebilmektedir.
Saraydüzü Kışla Binası Milli Mücadele Müzesi Ve Kongre Merkezi
Mustafa Kemal’in 1919 yılı Haziranı’nda Amasya’ya gelişinde üs olarak kullandığı ve Amasya Tamimi’nin kaleme alındığı yer olan Saraydüzü Kışla Binası bu tarihi önemi gözetilerek aslına uygun biçimde Yeşilırmak kıyısında yeniden inşa edilmiştir. Cumhuriyet Dönemine ait eserler ve bazı belgelerin sergilendiği bir müze olmasının yanı sıra çeşitli etkinliklerin düzenlendiği bir kültür merkezi olarak da kullanılmaktadır. Yıl boyunca ziyarete açık olan Saraydüzü Kışlası’nın Milli Mücadele Salonun da 12 Haziran 1919 günü Mustafa Kemal’in Amasya’ya gelişi ve Kulistepe Mevkiinde Amasya’lı heyetçe karşılanma anı 12 adet bal mumu heykelle canlandırılmıştır.
Atatürk’ün duvarlarda bilgi panosu halinde, Mustafa Kemalpaşa’nın İstanbul’da iken padişah tarafından resmi görevlendirilmelerine ait orjinal belgelerinin kopya ve çevirileri, Mustafa Kemal paşanın Amasya’da 12 gün boyunca gelişen olayların belgeleriyle birlikte anlatıldığı bir pano yer almaktadır. Ayrıca Amasya Tamimi’nin kaleme alınışını canlandıran heykeller sergilenmektedir. Saraydüzü Kışla Binası, amfi salonu, sergi salonları ve toplantı odaları ile günümüzde bir kültür merkezi olarak da hizmet vermektedir. Ücretsiz olarak gezilebilen ve Amasya Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ile Müze Müdürlüğü tarafından işletilen müzede ziyaretçiler amatör makinelerle fotoğraf çekinebilmektedir.
Ferhat ile Şirin’e ait müzeyi de ziyaret etmeyi unutmayınız. 😉