Baharda yolunuzu Hatay’a mutlaka düşürün
Mozaikler şehri
Burada kazmayı vurduğunuz her yerden mozaik çıkıyor! Özellikle şehir merkezi tamamıyla koruma altında ve herhangi bir kazı çalışması yapılmasına izin verilmiyor. Örneklerin en güzellerini dünyanın en büyük mozaik müzelerinden biri olan Hatay Arkeoloji Müzesi’ni ziyaret ederek görebilirsiniz. Müze girişi 30 lira. 8.30’da ziyarete açılan müze, kış dönemi 17.00 yaz dönemi 19:00’a kadar ziyarete açık.
Dinlerin merkezi
638 yılında, Hatay Arapların elindeyken inşa edilen ve Türkiye sınırlarındaki ilk cami olarak kabul edilen Habib-i Neccar Camii eski bir tapınağın yerine yapılmış. Şehrin bu yıllarda İslam hakimiyetine girmesinden sonra Müslümanlık Anadolu’ya buradan yayılmış. Bir dönem bölge Hristiyanların hakimiyetine geçince kilise olmuş, sonra tekrar camiye çevrilmiş, Osmanlı döneminde eklemeler yapılmış ve günümüzdeki halini almış.
Bir diğer önemli eser ise, Saint Pierre Kilisesi. Hristiyanlığın ilk kilisesi olarak da biliniyor. Şehrin 2 kilometre dışında, kayaların içine oyulmuş, küçük bir yapı. Aslında bir mağara ve kiliseye çevrilmiş. St. Pierre’in Antakya’ya MS 29-40 tarihleri arasında geldiği ve burada Hristiyanlığı yaymaya çalıştığı düşünülüyor. Müze girişi 30 lira. 8.30’da ziyarete açılan müze, kış dönemi 17.00 yaz dönemi 19:00’a kadar ziyarete açık.
Antakya Kalesi Ve Surları
MÖ 300 yıllarında Büyük İskender’in generallerinden Seleucos I. Nikator tarafından kurulan Antakya Kalesi, dünyanın önemli yapıları arasında yer alır. Sırasıyla Seleukoslar, Romalılar, Bizanslılar, Haçlılar, Selçuklular ve Osmanlılar tarafından kullanılarak zamanımıza kadar gelebilmiştir. 12 kilometre uzunluğunda olan surların 360 kuleden oluştuğu düşünülmektedir. Sayısız depremler ve savaşlar sonucunda çok harap olmuştur. Bugün ayakta kalan duvarların büyük bir kısmı MS 6’ncı yüzyılda Bizans İmparatoru Justianus tarafından yaptırılmıştır. Kale duvarları, Asi Nehri’nin kenarından başlayarak Silpius dağları arasında dolanıp, Küçükdalyan’da tekrar nehre kavuşmakta idi. Şimdi ancak Silpius dağı (Habib-i Neccar ) üzerindeki kısımları bulunmaktadır Kalenin, kuzeyde Halep Kapısı (St. Paul), doğuda Demir Kapı, güneyde Şam Kapısı, batıda Köprü Kapısı ve kuzeybatıda Köpek Kapısı olmak üzere toplam 5 kapısı vardır.
Titus Tüneli UNESCO listesinde
Titus Tüneli, Samandağ ilçesi sınırları içinde. Titus adıyla bilinen Titus Flavius Vespasianus tarafından MS 69 yılında yapımına başlanmış, yapımı 100 yılı aşkın sürmüş. Roma İmparatoru Vespasian, o dönemde sel ve taşkınlardan korunmak için akıntıların yönünü değiştirebilecek bir tünelin yapılmasını istemiş ve kölelere 7 metre yüksekliğinde, 1380 metre uzunluğunda bir tünel yaptırmış. Bu tünel şimdilerde turistlerin gözdesi. Tünel, 2014 yılında UNESCO’nun Dünya Mirası Geçici Listesi’ne eklendi. Ayrıca daha sonra yapıldığı düşünülen, tünelin deniz tarafına bakan kısmında kaya mezarları bulunuyor. Haftanın her günü 8.30-17.00 saatleri arasında ziyaret edebilirsiniz. Yaz döneminde kapanış saati 19:00’a kadar uzuyor..
Antakya’da Hürriyet Caddesi’nde bulunan Ortodoks Kilisesi‘nin yapımına 1860’lı yıllarda başlanmış, ancak 1872 depreminde büyük hasar görerek yıkılmıştır. Üç Semavi Dininin birleştiği bir yer olarak bilinen Antakya’daki bu kilisenin yapımına XIX. yüzyılın sonlarında başlanmış ve 1900’de ibadete açılmıştır. Dikdörtgen plânlı bir kilise olup, sağında çan kulesi bulunmaktadır. Avlusu revaklarla çevrilmiştir. Kilise günümüzde ibadete açıktır.
Hıdırbey Musa Ağacı – Hatay
Hatay’ın Samandağ İlçesi’nde, Hz. Musa’nın toprağa diktiği asasının ölümsüzlük suyu sayesinde yeşermesiyle büyüdüğüne ve 3 bin yıllık geçmişinin olduğuna inanılan Hıdırbey Musa Ağacı doğal güzelliği ve heybetiyle ülkenin dört bir yanından gelen ziyaretçilerin ilgisini çekmektedir.
Hıdırbey Musa Ağacı Efsanesi
Rivayete göre, Samandağ Sahili’nde buluşan Hz. Hızır ile Hz. Musa birlikte dağa çıkarlar. Bu ağacın bulunduğu noktaya geldiklerinde Hz. Musa elindeki asayı toprağa saplar ve eğilip su içer. Tekrar dönüp baktığında asanın yeşerip fidana dönüştüğünü görür. Halk arasında ab-ı hayat suyundan can bulan fidanın binlerce yılda gelişerek bugünkü halini aldığına inanılmaktadır. Ağacın gövde çapı 7,5 metre, çevresi 21 metre, yüksekliği ise 7 metredir. Ağacın dalları yaklaşık 1000 metrekarelik alanı kaplamaktadır. Ağaç, Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu Başkanlığı tarafından koruma altına alınmıştır.
‘Akdeniz’in kraliçesi’
“Hatay’ın tarihi çok eskilere dayanıyor. Medeniyetler beşiği ve her şeyden önce hikayesi olan bir şehir. Burada ırmakların, dağların, mozaiklerin, sokakların hatta taşların bile eşsiz hikayeleri var demek abartılı olmaz. Asi Nehri’nin denizle kucaklaştığı Üçağızlı Mağarası, Anadolu’nun ilk insanlarının izlerini taşıyor. Amik Ovası’nın ortasında yer alan Tell Taynat Höyüğü ise bölgenin kalkolitik dönemin en büyük yerleşim yeri olduğunu gösteriyor. Daryus ile Makedonya Kralı Büyük İskender’in amansız savaşının geçtiği Hatay’a dair hiçbir şey tek başına bir mitolojik hikaye değil. Hakkında bildiğimiz her şey hayatın içindendir. Antikçağlarda olimpiyatlar burada yapılmış, festivaller düzenlenmiştir. Anadolu’daki ilk cami de dünyadaki ilk Katolik kilisesi de Hatay’dadır. İşte Hatay tüm bu özellikleri ile Türkiye’nin barış ve kardeşlik merkezi, örnek bir Anadolu şehri.” Hüseyin Yayman, Hatay Milletvekili