Başkentimiz Ankara ‘da Mutlaka Görülmesi Gereken Yerler
Türkiye’nin başkenti ve en kalabalık ikinci ili Ankara’nın geçmişi 5000 yıl öncesine kadar gitmektedir. Ankara denildiğinde bakanlıklar ve kamu kurumlarının sıralandığı ana caddeler ve gri bir görüntü akla gelse de şehre haksızlık yapıldığı kesin.
Şehrin başkent olmasından kaynaklanan resmi görüntüsü yanıltıcı. Ankara, binlerce yıllık tarihin izlerini taşıyan kültürel zenginlikleri, görkemli müzeleri, hareketli sanat ve sosyal yaşamı ile ülkemizin gözbebeği. Ankara Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerini yansıtan tarihi bir geçmişe sahip.
Mutlaka Görülmesi Gereken Yerler
Anıtkabir
Ankara demek Anıtkabir demek. Mustafa Kemal Atatürk’ün anıt mezarı olan Anıtkabir, aynı zamanda Kurtuluş Savaşı Müzesi’ne de ev sahipliği yapıyor.
Hürriyet Kulesi ve İstiklal Kulesinin başlangıç noktasını oluşturduğu Anıt Blok’ta Aslanlı Yol’dan geçerek ulaşacağınız Tören Meydanı, Kurtuluş Dönemini anlatan kulelerle çevrelenmiş. Meydandaki 42 basamaklı merdiveni çıkarak giriş yapabileceğiniz Mozole ise Şeref Holü, Mezar Odası gibi yapının esas bölümlerini barındırıyor.
Anıtkabir’in en önemli bölümü olan Atatürk’ün Mozolesi şeref salonunda yer alıyor. Anıtkabir Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi’nin bulunduğu yapı kompleksini gezerken, Cemal Gürsel’in Kabri ile İsmet İnönü’nün Kabrini de görebilirsiniz.
Dünyanın dört bir yanından getirilen ağaç ve bitkilerle bezeli Barış Parkı Anıtkabir’i çevreliyor. Hitit tarzında yapılan 24 aslanın süslediği Aslanlı Yol, Anıtkabir’in simgeleri arasında.
Müzeler
Genellikle şehir merkezinde bulunan 50’den fazla müzeden en az birini görmeden Ankara’dan ayrılmamalısınız.
Cumhuriyet’in kuruluş yıllarına ait eserlerin bulunduğu I. Türkiye Büyük Millet Meclisi Binası, Kurtuluş Savaşı Müzesi ve İsmet İnönü’nün evinin yanı sıra Etnografya Müzesi, Devlet Resim ve Heykel Müzesi, Türk Hava Kurumu Müzesi, Tabiat Tarihi Müzesi, ODTÜ Bilim ve Teknoloji Müzesi ve Ulucanlar Cezaevi Müzesi gibi çok sayıda müzeyi ilgi alanlarınız doğrultusunda ziyaret edebilirsiniz.
Ankara Kalesi
Her yıl pek çok festivale ev sahipliği yapan Ankara Kalesi’nin M.Ö. 2. yüzyıldan önce inşa edildiği düşünülüyor. Dışarıdan görüldüğünden çok daha büyük olan kalenin çevresinde, bugün çeşitli dükkanlar ve restoranlar da yer alıyor.
Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde birçok kez onarımdan geçen Ankara Kalesi, Ankara’ya hâkim bir tepe üzerinde yalnızca surlarla çevrili bir alanı değil, aynı zamanda kale içi yerleşimi de kapsıyor. Ankara Kalesi çevresinde Selçuklu ve Osmanlı döneminden kalan çok sayıda cami ve hamam bulunuyor. Ankara’nın günümüze ulaşmayı başaran en eski camisi Alaaddin Camii, Aslanhane (Ahi Şerafeddin) ve Ahi Elvan camileri kale ziyareti sırasında görülebilecek camiler arasında. Ankara’nın simge yapılarından olan Ankara Kalesi surları içerisinde Tarihi Ankara Evlerini de görebilirsiniz..
Hamamönü
Tarihi bir semt olan Hamamönü, tarihi binaların restore edilmesi ile yeniden canlandırıldı. Tarihi Karacabey Hamamı’nın bulunduğu semtte; Mehmet Akif Ersoy Müze Evi, Kamil Paşa Konağı, Kabakçı Konağı, Taceddin Sultan Cami ve Mehmet Çelebi Cami gibi çok sayıda yapı bulunuyor. Ayrıca el sanatları ürünlerinin, ikinci el eşyaların, değerli ve yarı değerli taşların satıldığı dükkanlar ve kafeler de yer alıyor.
Ankara Anıtı, Augustus Tapınağı ve Julian Sütunu
Augustus Tapınağı, Ankara’da günümüze ulaşmayı başarmış bir Roma eseri. MÖ 25-20 arasında yapılan ilk tapınak, Frigya tanrısı Men adına yapılmış. Günümüzde kalıntıları ulaşan tapınak ise son Galat hükümdarı Amintos’un oğlu Kral Pilamenes tarafından Roma İmparatoru Augustus adına bir bağlılık nişanesi olarak yaptırılmış. Bizans döneminde çeşitli eklemelerle kilise haline getirilen tapınağın duvarlarında, Agustus’la ilgili Latince ve Yunanca yazılar bulunuyor.
Birbirinin çok yakınında bulunan bu üç Roma dönemi eserini tek seferde görebilirsiniz. 362 yılında Roma İmparatoru Julian’ın Ankara’yı ziyareti şerefine yapılan Julian Sütunu, kendine özgü mimari özelliklere sahiptir. Ankara Anıtı (Monumentum Ancytanum), ilk Roma İmparatoru Augustus’un yaptığı işlerin kazındığı tapınak duvarıdır.
Gordion
Frigya’nın başkenti Gordion (Gordiyon), Sakarya Nehri ile Porsuk Çayı’nın birleştiği noktanın yukarısında bulunuyor. Kalıntılar, Ankara’ya yaklaşık 100 kilometre uzaklıktaki Polatlı’da yer alıyor.
Gençlik Parkı
Ankara’nın sembolü olan Gençlik Parkı; yüzme havuzu, kuşlar için bahçe, gezi yolu, Ay-Yıldız isimli bir futbol sahası, açık hava tiyatrosu, çocuk bahçesi ve lunapark barındırıyor. Son yıllarda yenilenen parkta bir bilim merkezi de kurulmaktadır.
Kuğulu Park
Tunalı Hilmi, Atatürk ve Polonya Caddelerinin arasında yer alan Kuğulu Park, şehir merkezinde ağaçların arasında ve çimenlerin üzerinde oturmak; çocukları ve ördekleri, kazları ve kuğuları izlemek isterseniz ilk adresiniz olmalı. Ayrıca Kuğulu Park’ta Tunalı Hilmi Bey’in ve Muzaffer Ertoran’ın Öpüşenler heykelleri yer almaktadır.
Bu arada Tunalı Hilmi Caddesi, Ankara’da sosyal hayatın merkezi. Mağazaların, butiklerin ve kafelerin karşılıklı sıralandığı caddenin barlarıyla ünlü, gençlerin yoğun olarak bulunduğu Bestekar Sokak ve Tunus Caddesi ise, hafta sonu tüm mekanların dolup taştığı, Ankara’nın en yoğun eğlence merkezi.
Roma Hamamı
Roma İmparatoru Caracalla tarafından Asklepios adına yaptırılan Roma Hamamı, bugün Roma İmparatorluğundan önce yaşamış medeniyetlerin kalıntılarını da barındıran bir höyüktür.
Ankara şehir merkezinin en hareketli bölgelerinden Ulus’ta Çankırı Caddesi’nde yer alan, Septimius Severus’un oğlu Roma İmparatoru Caracalla tarafından yaptırılan Roma Hamamı 211’de inşa edilmiş.
Sağlık Tanrısı Asklepion adına yapılmış hamam, spor ve güreş alanı ile hamam olmak üzere iki ayrı bölümden oluşuyor. Roma Hamamının suyu 30 km uzaklıktaki Elmadağ’dan kiremit borularla getirilmiş. Hamamın çevresindeki duvar kalıntıları kentin üçüncü surları olarak nitelendiriliyor.
Beypazarı
Roma İmparatorluğu döneminde İstanbul’u Bağdat’a bağlayan önemli yollar üzerinde bulunan Beypazarı, Doğu Roma İmparatorluğu döneminde piskoposluk merkezi olarak önem taşımıştır.
Telkâri, dokumacılık, yemenicilik, el işlemeleri, bakırcılık ve demircilik gibi el sanatlarında oldukça gelişmiş olan Beypazarı, restore edilmiş tarihi binaları ve müzeleri ile turistik bir ilçedir.
Atatürk Orman Çiftliği
Atatürk Orman Çiftliği, 1925’te Atatürk’e hediye edilmiş olan bir arazinin üzerine, kendisinin talimatı üzerine Türk tarımına da öncülük etmek için kurulmuş bir çiftlik. 1937’de ise Atatürk tarafından hazineye bağışlanan Atatürk Orman Çiftliği’nde, ülkenin en büyük hayvanat bahçesi, Atatürk’ün Selanik’teki evinin bir benzeri olan Atatürk Evi Müzesi ve tarihi Karadeniz Havuzu bulunuyor.
1922’de 1. Derece sit alanı olarak tescil edilen, Atatürk’ün mirası ve Ankara’nın en büyük yeşil alanı olarak Cumhuriyet eserleri arasında önemli bir yer tutan Atatürk Orman Çiftliği’nde, Atatürk’ten ve İsmet İnönü’den sonra hayatını kaybeden cumhurbaşkanlarıyla Kurtuluş Savaşı şehitleri için tasarlanan ve Anıtkabir’den sonraki ilk anıt-mezar olan Devlet Mezarlığını ziyaret edebilirsiniz.
Kuş Cenneti
Nallıhan Kuş Cenneti 1959 yılında hizmete giren Sarıyar Barajı’nın kuzeyinde Aladağ Çayı’nın Sarıyar Barajı ile birleştiği yerde oluşmuş yapay bir sulak alan ekosistemidir. Bugüne kadar Nallıhan Kuş Cenneti’nde 191 kuş türü gözlenmiştir.
Çamlıdere
Çamlıdere, öncelikle Şeyh Ali Semerkandi Hazretlerine ait külliye ve müze ile inanç turizminde önemlidir.
Çamlıdere Belediye Başkanı H. Caner Can’ın ortak akıl ve gayretleriyle Çamlıdere’ye kazandırdığı Çamlıdere Çuf Çuf oyun ve oyuncak müzesi Şeyh Ali Semerkandi Külliyesi Karşısında yer almaktadır. Büyüklerin nostalji, küçüklerin eğlenceli saatler geçirebileceği müzenin iç dekorasyonu da tamamlanarak oyuncaklar sergilenmektedir.
Çamlıdere bir Müzeler Şehri olmuştur, ilçede açılan Türkiye’nin ilk Doğa ve Hayvan Müzesi, Çamlıdere Kültür Evi, Tarım Müzesi, Şeyh Ali Semerkandi Müzesi, Semerkandi Evi ve Kutsal Emanetler Müzesi ile kültür turizminde son zamanların gözdesi olmuştur.