‘Eylül’de damak çatlatan lezzetlerin peşinde Bodrum
Eylül sonbaharın değil sarı yazın başlangıcıdır Bodrum ‘da… Dört gözle kalabalığın çekilmesini bekler, sarı yazı kendilerine saklar Bodrumlular. Çünkü bir başkadır Bodrum’un sarı yazı… Hava sıcaktır ama bunaltmaz, hatta bazen öyle tatlı bir rüzgar eser ki insanın içi ürperir. Deniz bir başka keyiflidir.
Saatler süren kahvaltılardan vazgeçemeyenlere
Güne şöyle kocaman bir bahçe içinde mandalina reçelinin, peynir lokumunun, Arnavut usulü pişinin, sıcacık bazlamaların ve tazecik kahvaltılıkların başrolde olduğu güzel bir kahvaltı ile başlamak isterseniz istikametiniz Bitez’deki Limonatta olsun derim. Hatta Limonatta da kahvaltınız perşembe gününe denk gelirse sonrasında Bitez pazarını gezebilir, mevsimin en taze ve en lezzetli sebze meyvelerinden alabilirsiniz.
Benim için günün en güzel öğünüdür kahvaltı, bu nedenle bir önerim daha var: Kuytu Bahçe. Asırlık zeytin ağaçlarının ve mis kokulu mandalina ağaçlarının gölgesinde bir Bodrum klasiği olan otlu börekli, sıcacık pişili, dalından toplanan meyvelerle yapılan envai çeşit reçelli mükellef bir kahvaltı Kuytu Bahçe’de sizi bekliyor. Aile işletmesi olmanın verdiği samimiyet ve sıcaklık da cabası.
Günü deniz kenarında bitirmeyi sevenlere
Sarı yaza en güzel günbatımı manzaralarını vadeden Yalıkavak’ta güneşi deniz kenarında bir restoranda batırmadan elveda derseniz üzülürsünüz. O yüzden önceden rezervasyonunuzu yaptırıp bir akşamınızı mutlaka Yalıkavak’taki Arka Pizza’ya ayırın derim. Masanızda Bodrum’un en lezzetli pizzası, muhteşem bir makarna ya da nefis bir risotto, yanı başınızda mis kokan bir deniz ve karşınızda tüm ihtişamı ile batan akşam güneşi. Mutlu olmak için insan daha ne ister ki?
Yemek tercihiniz ne olursa olsun Arka Pizza’dan memnun ayrılacağınıza emin olabilirsiniz ama yine de favorilerimi paylaşmadan geçmek olmaz. Bana sorarsanız pizza tercihinizi domatesli fesleğenli ‘Caprese’den ya da bol sebzeli ‘Verdure’den makarna tercihinizi ise ıspanaklı kremalı soslu ‘Spinachi’den yana kullanın derim. Risotto yemek isterseniz de enginarlı risottosu nefis oluyor, benden söylemesi. Son bir öneri daha verecek olursam Yalıkavak’taki Arka Pizza’nın muhteşem bir roof barı var. Yemek öncesinde ya da sonrasında çıkıp bir şeyler içmeyi de ihmal etmeyin.
“Bodrum’a geldik güneşi kaleye karşı batırmadan mı döneceğiz?” dediğinizi duyar gibiyim. Pek çoğumuzun İstanbul’dan bildiği Sahrap Pera bu yaz Bodrum’da Sahrap Dada adıyla açıldı. Sahrap Dada’ya giderseniz özellikle Bodrum esintileri taşıyan mezelerinden tadın derim. Üzerinde mandalina sorbesi ile servis edilen altı enginarlı deniz börülcesi, gambilya favası, kabak çiçeği dolması ve Sahrap’ın bal kabaklı mezesi kesinlikle favorim. Tatlı olaraksa kızarmış dondurmadan şaşmayın derim.
Keşif turları atmadan olmaz
Sarı yazın tadı hep restoranlarda çıkacak değil elbette. Eylül ya da ekim aylarında Bodrum’a gelirseniz yerel pazarları gezebilir, sebze meyvenin haricinde buldan kumaşından ya da şile bezinden yapılan kıyafetlerden, peştemallerden alabilir, yazın vakit bulup da gidemediğiniz Zeki Müren Sanat Müzesi’ni, Bodrum Deniz Müzesi’ni ya da Bodrum Kalesi’ni gezebilir, Çomakdağ, Boğaziçi, Etrim, Kapıkırı gibi yakın köyleri ziyaret ederek geçmişin izleri ile kucaklaşabilir, bir süreliğine de olsa Ege’nin gelenek, görenek ve tarihine şahitlik edebilirsiniz.
Yapmadan dönmeyin
Pek çoğumuzun yapmadan dönmediği artık klasikleşmiş Bodrum ritüelleri vardır. Ben her Bodrum’a geldiğimde Denizciler Kahvesi’nde oturup bol köpüklü bir Türk kahvesi içmeden, sarı yazla birlikte tenhalaşan Barlar Sokağı’nda vitrinlere bakarak yürümeden, açık havada canlı müzik dinlemeden, Bitez Dondurma’nın Bitez’deki yerine gidip çılgınca dondurma yemeden, yeri gelmişken söyleyeyim bu yıl naneli çikolatalı bir çeşit çıkarmışlar ki insan yemelere doyamıyor, mandalinalı ve narlı lokum stoğu yapmadan dönmem.
Bodrum’un sarı yazını yaşadıktan sonra sadece aklınızı değil kalbinizi de Bodrum’da bırakıp dönebilirsiniz. Vakit daralıyor, sarı yazın eli kulağında planlarınızı ona göre yapın.