Kahvelerinde Edebiyat Konuşulan Köy: Bademler
“Bademler Ege Uygarlıklarının izini süren köylerimizden biridir. Kadın erkek eşitliği, doğruluk, çalışkanlık, temizlik örnekleri görmek istiyorsanız bu köyü ziyaret edin.” demiş Türk kültürü araştırmacısı Sabiha Tonsuğ..
Bir köy düşünün ki tiyatrosu olsun ama camisi olmasın, üstelik 1930’lardan beri oyunlar sahneleyen tiyatrosunun tüm oyuncuları da köylülerden oluşsun; 76 yıllık bir kütüphanesi olduğu gibi bir de oyuncak müzesi olsun; bakkalında, berberinde Deniz Gezmiş’in, Albert Einstein’ın resimleri, sözleri asılı olsun; ambalaj atıkları ayrıştırılarak toplansın, altyapı sorunu olmasın; herkes okuma yazma bilsin ve hiç kimse suç işlemesin; köylüler kendi aralarında sahne tekniklerini, oyunları tartışsın, edebiyat ve felsefe üzerine konuşsun ama bir yandan da tarlasında ekip, biçsin. Bütün bunlar hayal değil gerçek; burası İzmir’in yanıbaşındaki bir Alevi -Tahtacı köyü olan Bademler köyü.
Bademler, Güzelbahçe’den başlayıp Seferihisar’a doğru uzanan geniş koridorun ortalarında, İzmir’e 35, Seferihisar’a ve Urla’ya 9’ar km. uzaklıkta bir köy. Bademler insanının 1820’li yıllara değin bu yörede göçebe yaşadığı ve tahtacılıkla geçindiği biliniyor. Çevre köyler için tekne, tokaç, dibek ve benzeri eşya yaptıkları, semer ağacı kestikleri ve tahta biçtikleri anlaşılıyor. Zamanla kimi dış etkenlerin de zoruyla göçebeliği bırakıp yerleşik düzene geçmeye yöneldiklerinde, köyün bugünkü yerini onlara Ulamış’tan Mestan Ağa adında yaşlı biri önermiş. Başlangıçta köy on iki kıl çadırla üç evden ibaretmiş. Hemen bir kaç yıl içinde beş on aile daha bu yere gelip yerleşince köyün temeli atılmış. Yakın çevrede bulunan bir kaç badem ağacı nedeniyle burası sonraları Bademler diye anılmaya başlanmış.
Uzun süre yüzler gülmemiş bu çalışkan insanların. Bunun sebebi susuzluk ve büyük bir emekle yetiştirdikleri tütünün para etmemesiymiş. Bademler halkı bu yazgıyı değiştirmek için 1962 yılında bir kalkınma kooperatifi kurmuş ve güçlerini birleştirmiş. Şimdi yaklaşık 1500 kişinin yaşadığı köyün en önemli geçim kaynağı çiçek. Nüfusun neredeyse yarıya yakını geçimini kooperatifin seralarında yetiştirilen çiçekten sağlıyor.
Bademler Köyü temizliği ile de dikkat çeken bir köy. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 2012’de yaptığı bir yarışma sonucu Türkiye’nin en temiz köyü seçilen bu köyde haftanın her günü sokaklar yıkanıyor. Her atık çöp değildir prensibiyle köy meydanına pet şişe teneke ve izmaritler için ayrı kutular koyularak geri dönüşüm sağlanılıyor.
Tiyatrosu olan ilk ve tek köy
Bademler, ülkemizde tiyatrosu olan ilk ve tek köy. Köye tiyatro sevgisini 1925 yılında atanan öğretmen Mustafa Anarat aşılamış. Anarat köylülere müsamereler oynatmış ve böylece köyü tiyatro sevdası sarmış. Daha İzmir’de Devlet Tiyatrosu yokken Bademler’de tiyatro oyunları sahnelenmiş. 1933 yılından günümüze kadar her yıl Bademler’de bir yada iki oyun oynanmış. Anarat’ın yetiştirdiği öğrenciler köyün aydınlanmasında da büyük rol oynamış.
Tiyatro Bademler’de yaşamın bir parçası olmuş, sahneye çıkmayan köylü yok gibi. Bademler tiyatrosunun oyuncusu, yönetmeni, ışıkçısı yani kadrosunun tamamı köylülerden oluşuyor. Gündüz tarlada çalışıyorlar, akşam ise tiyatronun yolunu tutuyorlar. Tiyatro sevgisi öyle bir kök salmış ki insanlar gerçek adları yerine oyunlarda başarıyla canlandırdıkları karakterin adıyla anılıyor yaşamları boyunca. Shakespeare Ahmet, Juliet Zeynep, Mişon Emmi gibi.
Eskiden oyunlar Çeşmebaşı olarak anılan köyün meydanında sahneleniyormuş. 1963 yılında imece usulüyle bir tiyatro binası yapmaya başlamışlar. 1969 yılında Bademler tiyatro binasına kavuştuğunda bir çok büyük kentin tiyatrosu yokmuş.
Hemen yakınlarında, MÖ 3. yüzyılda, şair, müzisyen, tiyatrocu ve şarkıcılardan oluşan Dionysos Sanatçılar Birliği Teos’ta kurulduğu hatırlanınca belki onlardaki bu tiyatro aşkı topraktan aldıkları bir miras kim bilir…
1963 yılında Berlin Film Festivali’nde Altın Ayı ödülü kazanan Susuz Yaz filmi de Bademler’de çekilmiş. Necati Cumalı’nın aynı adlı romanından uyarlanan film, Bademler insanının dramını beyazperdeye aktarmış ve Metin Erksan’ın yönettiği, Hülya Koçyiğit, Ulvi Doğan ve Erol Taş’ın başrollerini oynadığı filmin yardımcı oyuncuları ve figüranları Bademler halkındanmış.
Daha sonra Pembe Kadın adlı sinema filmi de Bademler köyünde çekilmiş. Bu iki sinema filmi oyunculuğa meraklı köylüler için adeta bir okul olmuş. Köyde çekilen filmler ve Necati Cumalı’nın tütün emekçilerinin mücadelesini anlatan eserleri Bademler’in ülke çapında ünlenmesini sağlamış. Bademler uzaktan bakıldığında sıradan bir köy gibi görünüyor, ancak köyde dolaştıkça insan şaşkına dönüyor. Köyde 76 yıldır kapılarını açık tutan bir kütüphane var. Mahmut Türkmenoğlu Parkının içindeki kütüphanenin önünde bir de Mask Dostluk Heykeli var, bu maskları Bademler’le kardeş kent olan Japonlar yapmış. Türkiye’nin ilk oyuncak müzesi de Arkeolog Musa Baran tarafından Bademler’de kurulmuş. Köyde cami de, cem evi de yok. Halkının tamamı Alevi olmasına rağmen cami yapmaya çalışmışlar, ancak halk kabul etmemiş. Allah’la aramıza girmeyin, bize tiyatromuz yeter demişler.