Kudüs: Kadim Şehir
Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam açısından Kudüs; kutsallığın yoğunlaştığı, farklı format ve motiflerin bir araya geldiği önemli bir şehirdir. Bu özelliğinden dolayı semavi dinlerin ortak noktası kadim şehir Kudüs, “dostluk şehri”dir.
Kudüs şehri, Ortadoğu bölgesinde, Akdeniz ile Lut Gölü’nün ortasında yükselen Yehuda* Dağları’nın arasına kurulmuş, dünyanın en eski şehirlerinden biridir.
*Yehuda, İbranicede tanrı, yaratıcı anlamlarına gelmektedir.
Kısaca İbraniler ya da Yahudiler
Peygamber İbrahim’in soyundan geldiklerine ve İbrahim’in torunlarından olan Peygamber Musa aracılığıyla insanlara iletilen Musevilik dinine inanan halk, kendisini geçmişten bugüne İbrani olarak adlandırmaktadır.
On dokuzuncu yüzyıldan itibarense, dünyada ‘Yahudi’ üst kimliği ile anılmaktadırlar.
Mescid-i Aksa
Kudüs için boşuna savaşlar çıkmamış. Her dinden önemli yapıların bulunduğu şehre sahip olmak büyük bir prestij kaynağı. Mescid-i Aksa da dünyanın enleri arasında yer alan dini yapılardan. Müslümanların ilk kıblesinin burası olduğu yönünde güçlü rivayetler var.
Kubbet-üs Sahra
Yan yana bulunmalarından dolayı Mescid-i Aksa ile karıştırılır. Hem Müslümanlar hem de Yahudilerin kursal kabul ettiği bir yerdir. Altın sarı kubbesinden anında ayırt edebilirsiniz. Günümüze kadar pek çok restorasyondan geçerek orijinalliğini korumuş.
Kudüs’ün Musevi Mahallesi’ndeki Ağlama Duvarı dünyaca bilinen simgedir. Duvarın etrafında her zaman ibadet eden Musevileri görebilirsiniz. Dikkat etmeniz gereken şey, kadın ve erkekler için ayrı bölümler olması.
Kudüs’e geri dönecek olursak; İbrahimi veya Semavi dinler için Kudüs, her şeyin başladığı yer olarak tanımlanırsa, yanlış olmaz herhalde.
Kudüs, 2 defa tam anlamıyla haritadan silinmiştir. 23 defa işgal edilmiş, 52 kez saldırıya uğramış ve 44 defa ele geçirilip tekrar kurtarılmıştır.
Yalnızca bu rakamlar bile, şehrin önemini anlamak için yeterli olacaktır.
Kudüs’ü bu derece önemli kılan nedir?
Cevap, dini inanışlarda yatmaktadır. Kudüs, Yahudiler için ‘Vadedilmiş Topraklar’, Müslümanlar için ‘İlk Kıble’ dir. Peygamberimiz Hz. Muhammed’in miraca yükseldiği yer; Hıristiyanlar içinse, Hz. İsa’nın doğduğu, çarmıha gerildiği ve ölümünden üç gün sonra göğe yükseldiği yerdir.
Bir anlamda, bu kadim şehir, yukarıda bahsettiğimiz yönleriyle semavi dinlerin ortak noktasının kendisi olduğunu söylemektedir.
Kutsal Kabir Kilisesi hristiyanlıkta en önemli kiliselerin başında geliyor. İsa’nın göğe yükseldiği kilise olarak burası gösteriliyor. Peygamberin ölümünden sonra üstünde yıkandığı taş bugün ziyaret ediliyor. İnananların taşa yüzünü sürmeleri bir gelenek şeklini almış.
Tanah ve Kur’an-ı Kerim’de peygamber, İncil’de ise, Eski Ahit’teki önemli din büyüklerinden biri kabul edilen Kral Davud, milattan önce 1000 yılında İsrail ve Yahuda Birleşik Monarşisi’nin üçüncü kralı olmuş ve Kudüs şehrini kurmuş. Şehri, krallığın başkenti yapmış ve Ahit Sandığı’nı getirtmiştir.
Süleyman Mabedi
36 yıl hüküm sürdükten sonra hayatını kaybeden Davud’un ardından tahta geçen oğlu Süleyman (Şolomon, Şelomo ya da Yedidiya) ise, Kudüs’ün doğusundaki tepede, günümüzde hala gizemli hikaye ve olaylara konu olan, şehrin ilk tapınağını inşa ettirmiştir.
Bu tapınak, Süleyman Mabedi’dir. Süleyman Tapınağı ya da Kudüs Tapınağı olarak da anılır.
Maria Magdalena Kilisesi
Mimari ve işlemeleriyle dikkat çekici Maria Magdalena, Hristiyanların değer verdiği kilisedir. Çünkü Maria, Hz. İsa’nın çağrısına kulak veren ilk kişilerden olmuştur. Turistik gezilere açık olan kilise her yıl binlerce hristiyanı çatısında topluyor.
Kurulduğu günden bu yana Museviler, Hristiyanlar ve Müslümanlar arasında defalarca el değiştiren Kudüs için, binlerce yıldır sayısız insan hayatını vermiş; çok sayıda krallık tarihe karışmıştır.
Bugün de yaşananlar geçmişten farklı değil. Bu paylaşılamayan şehir, hem İsrail hem de Filistin Devletleri tarafından başkent kabul ediliyor. Her iki devlet de şehrin kendi başkenti olduğunu diğer dünya devletlerine kabul ettirmek için çeşitli argümanlar üretiyor. Bu durum, hala siyasi gerilimlere ve binlerce insanın ölmesine sebep oluyor.
Bu şehri mutlaka ziyaret etmeli; Ağlama Duvarı’nı, Zeytin Dağı’nı, Kubbet-üs Saha’yı, Mescid-i Aksa’yı ve Kutsal Kabir Kilisesi’ni görmelisiniz. Şehrin ruhunuzun derinliklerine kadar işlediğine tanık olacaksınız.
Bir uyarı, semavi dinlere inanan biriyseniz, kendinizi şehrin büyülü atmosferine kaptırmamaya dikkat edin. Çünkü literatürde Kudüs Sendromu olarak adlandırılan ve kişinin kendisini peygamber veya mesih olarak görme durumu ortaya çıkabiliyor.
Kidron Vadisi
Zeytin Dağı ve Zion Dağı arasında uzanan vadidir. Kudüs’ün en eski bölgeleri arasındadır. Hem Yahudiler hem de Müslümanların bir kısmı kıyametin buradan kopacağına inanır.
Bölgede yapılan arkeolojik kazılarda 4 bin yılı aşan yerleşim yeri ortaya çıkarılmış. Arkeologlar hala çalışmalarını sürdürmektedir. Hazreti İsa’nın kör bir adamı mucizevi şekilde iyileştirdiği noktanın burada olduğu düşünülüyor.
Sokaklarında yürürken kendinizi tarihin tozlu sayfaları içinde bulup; yüzlerce, binlerce yıl öncesine gideceğiniz, herkesin kendinden bir parça bulabileceği, semavi dinlerin ortak noktası olan; dokunulmaz, kıymetli ve kutsal kabul edilen ve hakkında ciltlerce kitap yazılabilecek olan Kudüs’ün bize bir mesaj verdiğine inanıyoruz:
‘Tüm farklılıklarımızla, bir arada barış içinde yaşayabiliriz. Dünyayı daha yaşanabilir hale getirmek bizim elimizde. Bunun için önümüzde Kudüs gibi muazzam bir örnek bulunuyor.’
Uğruna savaş verilen şehir Kudüs, semavi dinlerin önem verdiği yerlerden. Geçmişte Kudüs için çok kan dökülmüş. Günümüzde ara sıra gerilimler yükseliyor. Turizm açısından baktığımızda ise dünyanın en gezilesi yerlerinin başında geldiği kesin. Aynı noktada üç dinin ilgi çekici hikâyelerini bulmak başka yerde mümkün değil. Bundan dolayı her yıl milyonlarca turist Kudüs’ü tercih ediyor..