Sonbaharda gidilecek yerler
Yaz mevsimini tatilsiz kapattıysan, üzülmenize gerek yok. Şimdi kapıda sonbahar kaçamakları var! Sonbahar, arkasına kışı aldığı için ilk duyulduğunda tatil için cazip gelmeyebilir. Oysa destinasyonların daha az kalabalık oluşu, serinleyen hava ve daha ekonomik hale gelen oteller ile sonbaharda gidilecek yerler hiç de az değil.
Türkiye’nin en güzel noktalarından seçtiğimiz bu destinasyonlara göz atın ve sonbahar tatilini planlamaya başlayın!
Kapadokya, Nevşehir
Tam 60 milyon yıllık bir geçmişe sahip olan Kapadokya, doğa ve tarihi bir arada barındıran bir coğrafya. Özellikle Peribacaları, yüzyıllar içerisinde coğrafi koşulların etkisiyle oluşmuş ve daha sonra bu özel yapıların içerisine insanlar tarafından kiliseler, manastırlar, evler yapılmış. Avanos, Göreme, Ortahisar Kalesi, Ihlara Vadisi, Selimiye Köyü, Uçhisar Kalesi gibi tarihten günümüze taşınan yapılar öncelikli görülmesi gereken noktalar arasında yer alıyor.
Bunun yanı sıra, UNESCO Dünya Doğal ve Kültürel Miras Listesi’ne kayıtlı olan Göreme Doğal ve Tarihi Milli Parkı da masalsı güzelliği ve kültürel çeşitliliği ile görülmeye değer. Kapadokya, özellikle sonbahar tatili için ideal bir destinasyon. Bölgede yapılan dağ bisikleti, trekking, atlı safari gibi birçok alternatif spor için bu mevsim bulunmaz bir nimet. Ama yöreye tutkun olanlar, Kapadokya’ya gelenlerin yapmadan dönmemesi gerekenlerden birinin de balon turu olduğunu sıklıkla vurguluyor.
Balon turu, biraz maliyetli ve gün doğumuyla birlikte başlıyor. Havalanan balonlardan bu tarihi izlerle dolu bölgeyi izlemek ise paha biçilemez bir deneyim. Kapadokya’da yeme-içme de yöreye özgü. Özel üzümlerden üretilen şaraplar ve bölgenin meşhuru testi kebabı, tatilcilerin kalbini Kapadokya’da bırakmasına neden oluyor. Neyse ki şaraplardan dönüş yolunda alma imkanı bulunuyor.
Bozcaada, Çanakkale
Yaz tatilinin incisi Bozcaada, sonbaharın da gözde adresi. Aslında Bozcaada sadece yaz aylarında değil kış da dahil olmak üzere dört mevsimin hepsinde ziyaret edilebiliyor. Bozcaada’nın denizi erken soğuduğu için sonbahar aylarında yüzme imkanı pek olmasa da doğal güzellikleri ve rafine lezzetleriyle yine de eşsiz bir tatil imkanı sunuyor.
Özellikle eylül ayından itibaren Bozcaada’da otel fiyatları yaz sezonuna göre daha uygun hale geliyor. Bunun yanı sıra ada, büyük bir ölçüde boşalıp geriye huzurlu, masalsı görüntüler bırakıyor. Üzüm bağları, şarap fabrikaları, rüzgar gülleri ve ıhlamur kokan ada sokakları tamamen ziyaretçilere ve Bozcaada sakinlerine kalıyor. Şirin bir balıkçı kasabası olan Bozcaada’da görülecek tarihi yerlerin başında Ayazma Manastırı var. Ağaçların altındaki bu küçük manastır, adanın doğal güzelliklerinin adeta küçük bir kopyası gibi.
Eğer sanata ve sanatsal faaliyetlere düşkünseniz Bozcaada’da kapısını çalabileceğiniz birçok galeri de var. Genç ve yetişkin ada sanatçılarının eserlerini sergilediği galeriler, resim, heykel, ahşap, fotoğraf, seramik, cam gibi birçok alandaki ürüne ev sahipliği yapıyor. Adada bulunan Yerel Tarih Müzesi’ni ziyaret ettikten sonra yakınında bulunan sanat galerilerine de uğrayabilirsiniz.
Bozcaada’da hayatınız boyunca izleyebileceğiniz en özel gün batımı manzarasına da hazır olun. Rüzgar güllerinin bulunduğu nokta da olan Bozcaada’nın batı ucunda güneşin batışını izlemek bir ada geleneği. Bu büyüleyici manzarayı yaz aylarında kalabalıktan izlemek zor olsa da sonbahar tatilcileri daha şanslı. Bu arada güneşin batışını izlemeye giderken yanınıza ada şaraplarından almayı ve küçük bir piknik çantası hazırlamayı da unutmayın.
Yedigöller, Bolu
Milli park olarak korunmaya alınan Yedigöller havzası, bulunan Bizans dönemine ait kalıntılarla kanıtlanan şekilde çok eski bir yerleşim birimi. İçerisinde Sazlıgöl, İncegöl, Küçükgöl, Nazlıgöl, Deringöl, Büyükgöl ve Seringöl olmak üzere adı gibi tam yedi adet göl bulunan bölgede, orkide ve zambak gibi değerli çiçeklerin dahil olduğu tam 236 farklı bitki yetişiyor.
Tam bir doğa cenneti olan Yedigöller aynı zamanda birçok yabani hayvanında barınma noktası. Bunun yanı sıra yöre, olta balıkçılığı için de uygun. Her yıl mayıs ve eylül ayları arasında Büyükgöl’de ve Deringöl’de bu spor belli bir ücret karşılığı yapılabiliyor. Yedigöllerde göl alasına ve gökkuşağı alabalığına rastlamak mümkün.
Yedigöller yürüyüş parkurları, kamp alanları, manzarası ve şelaleleriyle fotoğraf tutkunları için de eşsiz güzelliklere sahip bir doğa harikası. Kış aylarının oldukça soğuk ve karlı geçtiği Yedigöller için en güzel zaman Ekim-Kasım. Konaklama için ise milli park içerisinde pek çok seçenek var. Bungalov tipi dağ evleri, göl evleri, pansiyonlar ve oteller gibi birçok alternatif arasından dilediğinizi seçebilirsiniz. Kamp alanı içerisinde market bulunurken, park içerisinde yer alan restoranda mutlaka alabalığın tadına bakmalısınız.
Sapanca, Sakarya
İstanbul’a yakınlığıyla günübirlik tatillerin önemli bir kısmını oluşturan Sapanca, sonbaharda gidilecek yerlerin de başında geliyor. Küçük bir kasaba özelliği taşıyan Sapanca’da, sarı sonbaharın her tonunu görebilmek mümkün.
Uzunluğu 16 kilometre olan Sapanca Gölü, ufuk çizgisinin göründüğü manzarasıyla bölgenin en çarpıcı güzelliklerinden biri oluyor. Alabalık türlerinin fazlaca bulunduğu Sapanca Gölü’nün kıyısı piknik yapmak, kitap okumak ve yürüyüş için en uygun noktalar arasında. Sapanca’yı tepeden izleyen eşsiz bir manzaraya sahip olan Maşukiye ise sonbaharla birlikte sarı-yeşil hakimiyetinin arttığı muhteşem bir doğa tablosu.
Tüm sokak isimlerinin çiçek isimlerinden oluştuğu Maşukiye’de bu naiflik adeta beldenin tümüne yayılmış. Bu arada ağaç evler de Maşukiye’nin karakteristik özelliklerinden. Konaklama için birçok alternatifin bulunduğu Maşukiye’de akan derelerin kenarında köy kahvaltısı etmeden şehre dönmemenizi öneririz. Sapanca’da yapılacak en ideal etkinlikler fotoğraf turu, paintball, doğa yürüyüşleri ve su sporları. Bölgede ve çevresinde birçok butik ve beş yıldızlı otelin olduğu Sapanca, seyyahlar için tam bir keşif noktası.
Amasra, Bartın
Karadeniz’in güzellikleri su götürmez bir gerçek. Tüm bölgeyi kaplayan bitki örtüsü ve burada yetişen ürünler, bu noktayı vazgeçilmez kılıyor. Bu seferki önerimiz ise bölgenin daha batı noktasından geliyor.
Deniz kenarında konumlanmış çok şirin bir balıkçı kasabası olan Amasra, samimiyeti ve sıcaklığıyla ilk andan sizi saran bir belde. Kıyısında yer alan balıkçılarla eşsiz lezzetleri de sunan Amasra’ya geldikten sonra ilk olarak dikkatinizi çarşıda yer alan çeşit çeşit oyuncaklar çekecektir.
Ahşap işçiliğinin hakim olduğu bölgede, el emeği olan bu oyuncaklardan hatıra için ya da hediyelik olarak alabilirsiniz. Amasra’da balık lokantaları da zengin menü ve çeşitlerinin yanında bir o kadar da ekonomik. Kalkan tava, enfes ara sıcaklardan kalamar tava, midye ve Amasra salatası, uzun süreli bir mola verdirecek cinsten tatlara sahip.
Kıyıda bulunan tüm bu restoranlarda mis gibi deniz kokusu eşliğinde stresten uzak bir keyif saati yaşayabilirsiniz. Amasra’da merkezde bulunan kale, görülmesi gereken yerler arasında. Ayrıca bölgeyi gezerken yokuş yukarı çıktığınızda karşınıza çıkacak olan çay bahçesinde eşsiz Amasra manzarasına karşı mutlaka bir şeyler içmek de gerekiyor.
Günü Amasra Feneri’nin ardında batan güneşle sonlandırmak ise ender görülebilecek panoramik bir görüntüyü hafızalara kazıyor. Amasra ve Safranbolu arası yaklaşık 1.5 saat. Dolayısıyla vaktiniz varsa bu iki beldeye de aynı seyahat planı dahilinde gidebilirsiniz. Oldukça fazla sayıda konaklama imkanının olduğu yörenin birçok yere göre daha ekonomik olduğunu da belirtelim.